fal

entry78 galeri
    17.
  1. elleri kelepçeli, ayakları prangalı
    beş vakit ve üç öğün işkenceyle beslenen bir mahkum gibi
    nakledeceğim kendimi
    içim sıkıldı diye otobüsten inmeyeceğim
    yol üstü bir şehrin güzelliğine aldanıp
    diğerleri gibi "gerçek olmayan bir dünya"yı camdan izleyeceğim
    gözümü yol şeritlerinden ayırdığımda
    ağaçlara bakacağım sonra biraz daha yukarı kaldıracağım başımı
    gövdemden ayrılması istercesine yukarı
    ve şansım varsa "ay" beni izliyor olacak
    değişen birşey olmayacak!
    ne bu şehri değiştirecek gidişim
    ne vardığım şehri
    içinden geçtiğim şehirler de değişmeyecek ben geçtim diye
    ben gittim diye yer yerinden oynamayacak
    ve kimse ağlamayacak
    ben geldim diye kahkalara boğulup kırmızı halı sermeyecekler ayaklarımın önüne
    kimsenin "güneş"i doğmaktan vazgeçmeyecek
    dünya kendi ekseninde dönmeye devam edecek
    meridyen değiştireceğim hepsi bu
    ve "yer kabuğu" bu durumdan etkilenmeyecek
    velhasıl herkes kaldığı yerden devam edecek
    ben devam ettiğim yerden kalacağım
    değişen birşey olmayacak!
    "yok" gideceğim "yok" kalacağım
    ve yazmaya devam edeceğim
    ta ki bundan daha iyi yazamam diyene kadar
    değişen birşey olmayacak!
    çünkü en güzel cümlem istanbul'da kalacak
    "en güzel hikayem" !

    (öyle dedi içtiğim kahvenin telvesi ya da ben öyle anladım)

    16 kasım 2008
    1 ...