gitmek mümkün olsa da gitsem uzaklara
sevmesem seni bir daha
paramparça etsem yüreğimi cam gibi
sonra yaksam
savursam küllerimi karlı dağlardan, açık denizlerden
yine seni severdim toz toz
yine sana tapardım küllerimin ağırlığınca
bu oksijen gazı olmasa da olurdu
ama beethoven gelmeseydi dünyaya
seni bu kadar sevemezdim
ikimizin ortasında o duruyor
sağımızda birinci keman
solumuzda ikinci keman
karşımızda üçüncü keman
sonra orglar flütler kontrbaslar
sustur şu orkestrayı beethoven
şimdi dokuzuncu senfoninin sırası mı?
bunca yalnızlıklar bunca yoksulluklar benim işim değil
bu çirkinliği ben yaratmadım
ne de bu kahpe güzellikleri
bende sevmediğin ne varsa senden türedi
şu karanlık bakışlar
şu ellerimin pisliği
şu dudaklarımdan çıkan iğrenç sözler
besbelli senin marifetin
ne buldumsa sende buldum kötülükten yana
ne öğrendimse senden öğrendim
seni sevdikten sonra başladım yaşamaya
seni tanrı yarattıysa beni kim yarattı
bu azabı kim verdi bana
çıngıraklı yılanların zehrini içtim
balinaların kusmuklarını
kükürt kokulu imkânsızlıklar içindeyim
oysa güzeldim tarihin ilk çağlarında
görsen şaşardın
öyle aydınlıktım
öyle iyiydim
kobalt mavileriyle doluydu yüreğim
kurşun beyazlarıyla
severdin beni midye kabuklarının yeşilliğince
sonunda dediğim çıktı işte
samanyolu'ndan bir yıldız düştü dünyaya
sinekler gibi eziliverdi insanlar
her şey bir anda olup bitti
yapayalnız kaldık
ne radyo-aktivite, ne mantar şeklinde bulutlar
ne yaşamak sevinci ne ölüm korkusu
sonunda üç kişi kaldık dünyada
sen
ben
bir de jiro'nun manon lesko'su
yine bana bakarken yüzün kızarıyor
toplum kurallarından kurtulamadın daha
bütün çayırlar bomboş
görmüyor musun?
al başını dağlara çık
avaz avaz şarkı söyle sokaklarda
bir kibrit çak
bütün evler yansın
yüz bin yılın öcünü al bu şerefsiz dünyadan
sonra kaldır kendini denize at
biraz serinle
sevebildiğin kadar insanım ben
on gram arsenik yeter canıma
beni düşünme
uzun mistral rüzgârlarının üzerine
nimbüs bulutları geliyor kaç
uykumuz bölündü çırılçıplağız
kum fırtınası başladı
çin seddi'nin ötesinde
gölgemizi bir asya şehrinde unuttuk
taklamakan çöllerinde kaldı rüyalarımız
haydi git
çok olduk iki olduğumuz yerde
haydi git
bir kalırsak yine var olacağız