fal

entry78 galeri
    15.
  1. metropolden biraz daha uzak
    ilkel hayata biraz daha yakın olacağım
    denize olan aşkım devam edecek
    orada vapurlar olmayacak bir de martılar
    ve kedi miyavlaması sanıp güldüğüm sesleri
    iki yakasını bir araya getiremeyen bir şehir olmayacak gittiğim şehir
    o şehrin bir boğazı ve boğazında kalan "gavur" gemileri olmayacak
    sahilden ufka baktığımda "binbir gece" göremeyeceğim
    istanbul'u dinlemeyeceğim ama gözlerim kapalı olmaya devam edecek
    galata kulesine kavuşamayan kız kulesi de
    aşkı kulelerle tasvir eden şairler de olmayacak orada
    karaköy deyince oradaki "genelevler" gelecek insanların aklına
    galata köprüsünden önce "balık ekmek"
    sadece kayalık bölgelerde üç beş kayıksız balıkçı göreceğim
    fazla değil
    gitmek istediğim yerlere en fazla yarım saatte gideceğim
    yağmurlu günlerde daha az kaza göreceğim
    ve daha az "vah vah" diyeceğim
    orada beyoğlu olmayacak arka sokakları da muhtemelen
    ara sokaklar olacak yalnızca
    istanbul türkçesine biraz daha uzak kalacağım
    karayoluyla oniki saat kadar uzak
    ve yöresel ağzı öpeceğim kireçten sararmış dişlerine aldırmadan
    yaş tütüne biraz daha yakın olacağım
    rakıya girmemiş anasona biraz daha yakın
    toprağa biraz daha...
    değişen birşey olmayacak!
    çuvalcıları, tinercileri, itilmişleri, boşvermişleri
    biraz daha az göreceğim
    biraz daha kısık gözlerle bakacağım insanların gözlerini fal taşına çeviren cinnet olaylara
    göğe kaldırdığımda başımı
    gündüzleri "güneş"i geceleri "ay"ı göreceğim
    gündüzleri mavi geceleri koyu lacivert olacak
    ama yıldızları biraz daha fazla göreceğim
    değişen birşey olmayacak!
    televizyondan izleyeceğim
    herhangi bir yerinde bomba patlayan büyük şehri
    ve "iyi ki orada değilsin" diyecek annem
    "yoksa aklım sende kalırdı".
    ben de bunca zamandır neredeydi diyeceğim
    tartışacağız
    sivri dilli ve ukala olmakla suçlayacak beni tartışmanın şahitleri
    değişen birşey olmayacak!
    canım sıkılınca elimde bir kutu birayla moda sahile inip
    çingene kadınlarla sohbet edemeyeceğim
    baktığımda "ayasofya"yı görmeyeceğim
    "uzaktan daha güzel görünüyor " diyemeyeceğim koskoca tarihe
    ramazan ay'ında sultanahmet meydanını ve eyüp'ü
    televizyondan izleyeceğim
    hınca hınç insan dolu imanlı kalabalık
    "tanrı'yı meydanlarda arayan, camilerde, taş duvarlarda arayan inançsız insanlar" diyeceğim
    oraya hiç gitmemiş gibi...
    mezar taşlarına konan kuşlara hiç hayret etmemiş gibi
    artık "turist havasında" gideceğim şehir
    bir zamanlar aşkım olan...
    "yaşadığım en güzel aşktı ama karşılıksızdı" diyeceğim şehir
    artık aşık olmadığım için
    boğmayacak beni
    herşeye uzaktan bakacağım
    şehir uzaktaki mum ben nasrettin hoca
    orada kar yağmayacak o yüzden bir mum da yeter beni ısıtmaya
    değişen birşey olmayacak!
    beşiktaş'tan üsküdar'a bakarken "ah" demeyeceğim
    önünde otobüs beklediğim herhangi bir ev
    kimsenin özelini işgal etmek olmayacak
    avrupa da asya da bir benim için
    ben anadolu yakasında olacağım biraz daha güneyde
    aynı tarafta ama biraz daha uzak
    giderken bana gitme dediği halde tüm mağrurluğumla gittiğimi hayal edeceğim
    gitme dediği halde buna mecbur olduğumu ima edeceğim
    bu mecburiyeti dayatan kim "ben"
    değişen birşey olmayacak!
    1 ...