aynı kuantum mekaniksel duruma sahip "eşparçacıklar" arasında gerçekleşir. bu parçacıkları birbirlerinden ne kadar uzaklaştırdığınıza bağlı olmaksızın, parçacıklardan birinin kuantum durumunu değiştirdiğinizde, diğerininki de değişir.
yani?
yani, parçacıklar birbirlerinden çok uzakta da olsa, süperpozisyon halindeki dolanıklığı sürdürürler. siz bunlardan birine ilişkin bir bilgiyi elde ettiğinizde de, otomatik olarak diğerininkini de anlamış olursunuz. olayın aşırı derecede basitleştirilmiş hali budur.
buna, tekini uzakta yaşayan bir arkadaşınıza gönderdiğiniz bir çift ayakkabıyı örnek olarak gösterebiliriz. tabi ki %100 uygun bir örnek değil, ama olayı biraz olsun zihinde canlandırabilmek için yeterli. ayakkabının sağ tekini arkadaşınıza postaladınız. arkadaşınız bu kutuyu açtığında, görmemiş olsa bile sizdeki tekin sol ayakkabı olduğunu bilecek. işte kuantum dolanıklığa konu olan eşparçacıklarda da durum buna benzer. birinin, mesela spin durumunu bilmeniz, diğerininkini de bilmeniz anlamına gelir.
her ne kadar bu yöntemle ışık hızında bilgi iletilebilir mi gibi soruları akla getirse de, bu -en azından şu an için- mümkün değil. bunun 2 nedeni var. birincisi; istediğiniz bir bilgiyi bu şekilde iletemiyorsunuz. elde ettiğiniz bilgi tamamen rastlantısal. ikincisi; bu yöntemle, ışık hızında mesaj iletebilsek bile, mesajı çözümleyecek aletler yine klasik mekaniğe uygun hızlarda çalışıyor olacak ve mesajımız karşı tarafça, ışık hızıyla anlaşılamayacak.
bu bilgiler teorik mi? hayır. deneyleri de yapıldı. daha önce dünya üzerinde, son olarak da dünya yörüngesine kuantum dolanıklık yoluyla "ışınlama" gerçekleştirildi. bununla ilgili ilk başarılı deney 1993'te yapıldı. bunun dışında, yakın zamanda (yanılmıyorsam 2010'da) kanarya adaları'nda bir deney gerçekleştirildi ve yaklaşık 150 km öteye kuantum ışınlama başarıldı.
çin ise, 2017'de dünya yörüngesindeki bir uyduya kuantum ışınlama yapmayı başardı.
bu teknoloji şimdilik insan ışınlamaya yaramasa da, kuantum bilgisayarlar için faydalı olacağı öngörülüyor.