sürekli recep tayyip erdoğan'ın diktatör olduğunu iddia ederken oturduğu koltuktan kalkmamak için muharrem ince gibi birine bile atılmayacak iftiralar atan bir siyasi liderden söz ediyoruz.
kemal kılıçdaroğlu belki de recep tayyip erdoğan ile bu kadar uğraşacağına, hatta insanların izlediği kanallara karar vereceğine, akp'nin yanlışlarına saldırmak yerine daha iyi bir politika izlese zaten şuana kadar lider olacaktı.
fakat gelişi bile "kemal kılıçdaroğlu deniz baykal'ın kiralık kasedini kasada tuttu" gibi iddialarla gelişen ve koltuğa paraşüt ile indirilen bir siyasi parti lideri olarak kemal kılıçdaroğlu'nun muhalefet olduğu yıllara baktığınızda tamamiyle chp içinde bir ikiye bölünme hali yaşandığını anlıyorsunuz.
belki bazılarınız "içten fethedilen kale chp" isimli kitabı okumamışsınızdır. lakin chp içinde bu bölünme sonucu olan şeyi şöyle açıklayabilirim. şuan chp'nin içinde 52 kişilik parti meclisinden 42 tanesi kemal kılıçdaroğlunun mezhebinden, 1 tanesi Hristiyan, 2 tanesi Kürt kardeşlerimiz. 5-6 tane de recep tayyip erdoğan'ın mezhebinden insan yer alıyor.
bu sürece gelene kadar neler yaşandığını tahmin edebilirsiniz umarım. kendisinden olmayanı en az diğer liderler gibi eleyen biriyle ne alıp veremediği olabilir ki? sadece sürekli sağa sola tükürecek bir siyasi anlayışı olan birine karşı cevap verme hakkını kullanıyor anlayacağınız.