Her konuda olduğu gibi bu konunun da hem ilahi ve manevi hemde toplumsal ve sosyolojik bir boyutu var.
Kural yada kuralsızlık veya bir başka değişle itaat yada isyan, evvel emirde (öncelikle) varlıklar alemini ilgilendirdiği vechile (yön bakış pencere) meselenin insan ile ilgili kısmı önem arzeder. Şayet insanoğlu (egemen olan kısmı), kendisine bahşedilen cüzi iradeyi rabbın otoritesini hiçe sayarak, düzeni bozmak, fitne fesat ve bozgunculuk yapmak ve şerri hakim kılmak maksadıyla kullanmaya kalkarsa ve bu hususta kendisine en etkili silah olarak kaosu (kontrollü yada kontrolsüz) seçerse, bilmesi gereken bir gerçek var ki o da şudur: bu kainatın başlangıcı da bir kaos (big bang) tu. Ama sonra bir şekilde zaman ve zemin içerisinde düzen kuruldu. O halde şimdi: birileri, istedikleri kadar akıllarını bilimlerini ve imkanlarını (para güç otorite) bu uğurda seferber etsinler, neticede herşey (kural yada kuralsızlık) gün gelir devran döner, ister istemez aslına rücû eder ve gerçek sahibine geri (itaat eder) döner. Hüsrana uğrayanlar helak olanlar ve Kaybedenler ise (Aldatan, nefislerinin marifetiyle ve onlara uymaları sebebiyle aldanan ve aldatılanlar) yine kendileri olur. Hiç kimse aziz (mutlak galip) kâdir (herşeye gücü yeten, sebepli sebepsiz dilediğini dileği anda yapmaya muktedir) ve azamet (nihayetsiz büyük) sahibi olan allahtan (c.c.) büyük değildir.
Kaos teorisi (#972763) ile ilgili güzel bir entry buldum. Uzun biraz ama okumanızı tavsiye ederim.