insanoğlu savaştıkça soysuzlaşıyor. Yunanistan'ın ve Türkiye'nin sınırdaki yurtsuz, işsiz, yağmalanmış, yarı aç yarı tok halka yaptıklarına bakın. Biri botlara doldurup denize salar, yemek getireni kovar yemek verirseniz gitmezler der, kafesteki hayvanlar gibi açlık disiplini uygular, diğeri dayak atar, parasını ve üzerindeki kıyafetlerini çalıp çırılçıplak sokağa atar, direneni vurur öldürür. 1942'de Naziler Yunanistan'ı işgal edince Nazilerden kaçan binlerce Yunan Suriye'deki kamplara sığınmıştı. Suriyeliler kamplara gelip kendi giyecek ve yiyeceklerini Yunanlara veriyordu. Türkiye de o zaman Yunanistan'a bir yardım yapmıştı. Sınırdaki Türk askerleri ise sınıra kaçan Yunanları ülkeye davet ederek pek çok Yunan'ı ölmekten kurtarmıştı. 1942 koşullarında. Bir de şimdiki "barış dolu" dünyada olanlara bakın. Birbirinden gerici devletler ve onlara uyup yamyamlaşan, ahlaksızlaşan millet onurundan yoksun içi boş kalabalıklar birbirini yiyor. Halklar arasına nefret tohumları ekiliyor. Savaşla eğitilen insanlık kayboluyor. Herkes düşene bir tekme de ben vurayım yarışına sokuluyor. insanın insana yaptığını sırtlan leşe yapmaz. Sırf bu yüzden bile burjuvaziden ve emperyalizmden nefret etmeli ve onlara karşı devrimci silahlar edinmeli. Bunlar insanlığı geri dönüşü çok zor olacak şekilde batırıyorlar ve bu dünyada kimse bir vatanı olduğunu sanmasın.