Öyleyse onlardan bahsederek başlamam yalnızca bir soyutlamaydı Ama bunlar şu ya da bu değişken ilişki altında zorunlu olarak varolurlar, bir ilişkiden bağımsız varolamazlar çünkü sonsuz küçük ya da yitip giden nicelik terimi mefhumu diferansiyel bir ilişkiden bağımsız tanımlanamaz. Bir kez daha, dx'in hiçbir anlamı yoktur, dy'nin y'ye ilişkin olarak hiçbir anlamı yoktur, anlamı olan tek şey dx bölü dy ilişkisidir. Bu, sonsuz küçük bir bölüm diferansiyel ilişkiden bağımsız olarak var olmadıklarını söylemeye gelir.''
Deleuze, burada Spinoza'yı açıklarken yine bu ilgi çekici paradoksa başvurur, gerçeklik, atomlardan oluşmaz, gerçeklik sonsuza kadar bölünmeden oluşmaz ya da belirsizlik diyelim daha doğru olarak. Gerçeklik, Newton'un da fark ettiği üzere yitip giden, gelip yiten' edimsel sonsuzlardan, differansiyellerden oluşur ve differansiyeller kendi başına hiçbir anlam taşımazlar. Hegelci diyalektik işte tam olarak budur, daha iyi bir anlatımı olamaz, Deleuze istemeden yapmış olsa da. Hegelci diyalektik karşıtların kendi başlarına dy-dx olduklarını, bir hiç olduklarını ancak birliklerinde bir anlama sahip olduklarını söyler. Yani özünde kavramlar, hiç olanların belirli ilişkilerine dayanır. Hegelci paradoks, hiçliğin oranı!