--spoiler--
Cumhuriyet gazetesinin efsane yazarı Uğur Mumcu, yaşamı boyunca faşizme, dinciliğe, bölücülüğe ve kapitalizme karşı mücadele verdi. Uğur Mumcu, kendisini sosyalist olarak tanımlamıştı. Ancak Uğur Mumcu bununla birlikte, Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanma devrimlerinin de kararlı bir savunucusuydu. Çünkü Uğur Mumcu, başta laiklik olmak üzere, aydınlanma devrimlerinin başarısızlığa uğraması durumunda, sosyalist bir düzenin de kurulamayacağını bilecek kadar bilgili ve akıllıydı. Uğur Mumcu hiçbir zaman, bazı sözde sosyalistler gibi, Atatürk’ü karşısına almadı, aksine, bir yandan Atatürk düşmanı dincilere karşı, bir yandan da Atatürk’ü eleştiren “ikinci cumhuriyetçilere” karşı büyük bir mücadele verdi.
Uğur Mumcu’nun Atatürk’e sahip çıkmasının bir başka nedeni de, Atatürk’ün antiemperyalist kimliği idi. Gerçek bir vatansever olan Uğur Mumcu, her zaman Türkiye’nin bağımsızlığı için mücadele verdi. Uğur Mumcu, ABD’nin Türkiye’de oynadığı oyunları ve ABD’nin Türkiye’nin içindeki işbirlikçilerini deşifre etti.
1970’li yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi’nin, Ülkü Ocakları’nın ve Ülkücü Gençler Derneği’nin ABD ve CIA ile bağlantılarını ve Kontr-Gerilla’nın nasıl örgütlendiğini, 1980’li ve 1990’lı yıllarda “Milli Görüş” adı altında örgütlenen dinci yapıların, cemaatlerin ve tarikatların, ABD destekli Suudi Arabistan’dan nasıl yardım aldıklarını ortaya çıkardı.
Uğur Mumcu, kendisini “milliyetçi” ve “milli” olarak adlandıran örgütlenmelerin Türkiye’nin ve halkın yararı için değil, emperyalizmin çıkarları için çalıştığını, bu örgütlenmelerin kullandıkları “milliyetçi” ve “milli” gibi etiketlerin birer maske ve aldatmaca olduğunu belgeleriyle ortaya koydu.Uğur Mumcu sahte vatanseverleri deşifre etti ve bu gerici odakların devleti nasıl ele geçirdiğini belgeledi.
Uğur Mumcu, Kürtçü bölücü örgütlenmelerin Britanya, ABD ve israil ile bağlantılarını da belgeleriyle ortaya koydu. Cumhuriyetin kurulmasından hemen sonra başlayan Kürt isyanlarının Britanya tarafından nasıl desteklendiğini ve ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu rolü ABD’nin ve israil’in nasıl üstlendiğini aktardı, terör örgütü PKK’nin emperyalizmin tetikçisi olduğunu vurguladı.
--spoiler--
örsan öymen'in 28 ocak 2019 tarihli köşe yazısından alıntıdır.