türk askeri

entry265 galeri video3
    233.
  1. osmanlı askerinin düşman tarafından en keskin izahatlerinden birini en büyük düşmanlarından birisi olan t.e lawrence yazmaktadır:

    "köylerden çeşitli cepheler de savaşmak için askere alınan gençler, kaderlerine itiraz filan etmeden razı oluyorlardı; türklerin vatanlarını savunma geleneklerinden ötürü bu gençler, askere alınmalarını tevekkülle karşılıyorlardı. koyun gibi insanlardı bunlar: hiçbir kötü ya da iyi özellikleri yoktu. tek başlarına bırakıldıklarında bir şey yapabilmeleri olanaksızdı ya da belki de savaş meydanında ağır ve sönük bir performans gösteriyorlardı. nezaketli olmaları ve acele etmemeleri emredildiğinde, bir çırpıda dost ve cömert düşmanlar oluveriyorlardı. babalarına hakaret etmeleri ya da analarının bağırsaklarını deşmeleri emredildiğinde, sanki hiçbir şey olmamış gibi ya da çok iyi bir şey yapıyorlarmış gibi soğukkanlılıkla kendilerine emredilen şeyleri yerine getiriyorlardı. bir ümitsizlik ve ateşli heyecanlı bir girişim eksikliği vardı osmanlı askerlerinde; bu, onları dünyadaki askerlerin içerisinde en yumuşak başlı, en dayanıklı ve en az ruhsuz askerleri yapmıştı.

    bu zavallı askerler, şan-şöhret ve gösteriş düşkünü şarklı subayların doğal kurbanıydılar; körü körüne ölüme sürükleniyorlar ya da bu şarklı subaylar tarafından savaş meydanlarında hiç umursamadan yapayalnız bırakılıyorlardı. gerçekten de biz osmanlı askerlerinin, başlarındaki komutanlarının iğrenç tutkuları nedeniyle bir savaş meydanından başka bir savaş meydanına sürüklendiğini görmüştük. başlarındaki komutanlar, emirleri altındaki askerlere hiç mi hiç değer vermiyorlardı. bununla ilintili bir başka nokta da, askerlerinin canlarını korumak için en basit önlemleri bile alma gereğini duymuyorlardı. esir alınan osmanlı askerlerinin bazıları ağızlarından tıbbi muayeneden geçirildiğinde, pek çoğunun zührevi hastalıklardan kıvrandıklarını görmüştük. frengi ve benzeri hastalıklar türkiye'de henüz bilinmiyordu bile. bu tür hastalıklar, yedi sekiz yıl askerlik yapılan taburlarda hızla yayılıyor ve askerlikleri bitene kadar da tedavi filan edilmiyordu. eğer uzak memleketlerden buralara gelmişlerse, memleketlerine böylesi bir hastalıkla dönmekten utandıklarından ya jandarma olarak orduda kalıyorlar ya da dünyaları büsbütün yıkıldığı için kentlerde ve kasabalarda hammaliye işlerinde çalışıyorlardı; bu nedenle türklerdeki doğum oranları gün gittikçe azalıyordu. sürekli süren savaşlar nedeniyle anadolu köylüsü kırılıyordu adeta."
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük