refik halit karay

entry64 galeri
    13.
  1. Refik Halid, hikâye yazmaya Fecr-i Ati edebi topluluğu içerisinde başlamıştır. hikâyeciliğe batı edebiyatında Maupassant' ın Türk Edebiyatında ise Halid Ziya ve Hüseyin Cahid' in mahalli karakter arz eden eserlerinin tesiriyle başlamıştır. Onun, bu edebi türdeki ilk yazılarında yerli konu ve tiplerin işlendiğini görürüz.
    Refik Halid daha Anadolu' ya sürgün edilmeden okuduğu eserlerin tesiriyle hikâyelerinde yerli hayatı işlemeye başlamıştır. ilk hikâyesini yayınladığı 1909 yılından 1913'te Anadolu' ya gönderilinceye kadar yazdığı hikâyelerde realist hikâyede görülen özellikleri görürüz. Yazar bu hikâyelerde cinsel ihtiyaçlar ve buna bağlı namus kavramını, geçim derdi ve iş hayatını, istanbul insanının kötümserlik ve bezginliğini konu almıştır.

    Yazı hayatının ilk yıllarında yerli tipler ve mahalli konuları hikâyeleştiren Refik Halid, 1913 yılında Mahmut Şevket Paşanın vurulması üzerine Sinop' a sürülür. Bu sürgününde ittihat Terakki hakkında yazdığı mizahi ve hicvi yazıların payı büyüktür. Yazar bu yıllarda Anadolu insanı ve tabiatını yakından görme ve onların içinde yaşama fırsatını elde etmiştir.
    Hikâyelerinin bütününde şu özellikler dikkati çeker; Olaylar, istanbul' un kenar semtlerinde, kasabada veya köyde geçmektedir. Kahramanlar genellikle, orta sınıfa mensup insanlarla, memurlar arasından seçilmiştir.

    Hikâyeler uzun ve dikkatli gözlem neticesi tespit edilmiş, halkın orta sınıfa mensup insanların yaşayışını verecek tipler üzerine kurulmuştur. Bu yazılarda, insanları harekete sevk eden cinsel hisler ve maddi menfaat endişesidir. Peyzaj, dekor ve portreler genellikle olayın akışını, kişinin ruhsal yapısını ortaya koyacak tarzda kaleme almıştır. Genellikle hikâyelerde anlatılan olaylar, üzücü bir akıbetle son bulur. Kadınlar, orta sınıf halk tarafından cinsel arzuları ve cazibeleriyle tanınır.

    Refik Halid hikâyelerinde realist yöntemle, herkesin baktığı eşya, tabiat ve insanda gizli olanı görme ve sezme arzusunu görüyoruz. Yazar batıdan aldığı teknikle yerli problemlerimizi ve Anadolu insanının hayatını hikâyeleştirmiştir.
    1930-1939 yılları arasında kaleme aldığı eserleri Gurbet Hikâyeleri adındaki kitabında toplamıştır. Bu yıllarda yurt dışında sürgün hayatı yaşayan Refik Halid, bu hikâyelerde gurbet yıllarına ait hatıralarını ve memleket hasretini aksettirmiştir.

    Yazar yurda döndükten sonra (1938-1939) gurbet hatıralarından hareketle hikâyeler kaleme alır.
    Refik Halid neşredilen ilk yazısından itibaren Maupassant' a ait tekniği kullanır. Bu tarzda kaleme alınan hikâyelerin bariz özelliği, eserin aslını teşkil eden olayın başlangıcının belli, sonunun şaşırtıcı olması; okuyucularda ıstırap duygusunu tahrik edecek konuların işlenmesi ve sağlam kuruluşlu olmalarıdır. Bu yazıların planları küçük bir romanı düşündürür. Vak'alar, cemiyet ve insan karakterine ait hususiyetleri aksettirecek tarzda seçilmiş; akli bir sıraya göre tanzim edilmiştir. Kahramanların bütün karakterlerinin anlatılmak istendiği bu hikâyelerde, vak'anın akışı bir yerde okuyucuyu merakta bırakır, eserin devamında bu düğüm çözülür. Gözleme özel surette ehemmiyet verilmiştir.

    Yazarımız bu türdeki eserlerinin hepsinde, yüksek sosyete muhiti haricinde hayat süren halkın yaşayışı ile ilgili olayları konu etmiş; onların ıstırap dolu hayatlarını hikâyeleştirmiştir. Eserlerde kahramanların karakterlerine ait özellikleri, başlarından geçen olaylar karşısında takındıkları tavırlardan; münasip tarzda anlattıkları hatıralardan ve diğer insanlarla kurdukları münasebetlerden anlıyoruz. Memleket hikâyelerinde kahramanlar arasında tezat hissedildiği halde, Gurbet Hikâyelerinde bir benzerlik görülmektedir. Hikâyelerin büyük çoğunluğu kötü sonu ifade eden bir cümle veya kısa bir paragrafla biter.

    Refik Halid' in hikâyelerinde hüviyetleri belirtilen genç kız ve kadınlar; ya çeşitli cinsel duygularının tesiri altındadırlar; ya da, kasabada vazifeli memurların ve eşrafın zevkine yarı gizli hizmet ederler. Refik Halid'in hikâyelerinde, erkekler, kadınlardan hem sayı bakımından fazladırlar, hem de çok farklı zümrelere mensup olarak bulunurlar. Buna rağmen erkekleri, memurlar, ağalar din adamları, ticaretle uğraşanlar, bir harbin hatırasını taşıyanlar çevrelerindeki halktan bazı yönleri ile çok farklı karakteristik özelliklere sahip olanlar, olmak üzere gruplara ayırmak mümkündür.

    Hikâyelerde, Türkiye' de vazife yapan memurların müşterek özellikleri; hem tembel, hem de her türlü eğlenceye düşkün oluşlarıdır. Anadolu' da çalışanlar her türlü resmi imkânı zevklerini tatmin etmek için kullanırlar. Kısacası memurlar, hikâyelere komik yönleri ile girmişlerdir. Memurlarda sebebi izah edilmeyen kayıtsızlık ve iş başında uyuşukluk müşterek özelliklerdendir.

    Refik Halid, memurların komik yönlerini ortaya koyduğu gibi; hocaların da yüklendikleri mesleğin ulviyeti ile bağdaşmayan kararlar verdiklerini, tavırlar takındıklarını hikâye eder.
    Yazar birkaç kalem darbesiyle tabiata ait unsurları belirttikten sonra, olaya sahne olan yeri anlatmaya başlar. Refik Halid, tasvirlerde günün çeşitli saatlerinde gökyüzünün aldığı şekle çok ehemmiyet verdiği için, dekora ait hususiyetleri kaleme alırken tasvir ettiği yerin tabii manzarasını da anlatmıştır. Yazar, tabii manzaraları anlatırken daha çok görme duyusundan faydalanıyor. Renk ve şekil, Refik Halid’in en çok kullandığı unsurlar arasındadır. Hikâyeci, peyzajların zihninde uyandırdığı hayalleri de anlatıyor.

    Refik Halid'in hikâyelerinde şehir ve kasaba, köy, ev, dükkân, hastane dekorlarına rastlamaktayız. Bunlar genellikle geçimini güç temin eden insanların bulunduğu çevrelerdir. Hikâyelerde tasvir edilen Anadolu kasabalarında kasvet ve zevksizlik hemen hemen değişmez unsurdur.

    Refik Halid hikâyelerinde şehirlerin genel görünüşünü anlatırken göze ait ihsasları ifade eden kelimeleri çok kullanmıştır. Görülen çevreye ait ses ve kokular da belirtilmiştir. Yazar, müşahedeye dayanan bu unsurların düşündürdüklerini de anlatmaktadır. Hikâyelerde, şehirlerin imar edilememiş kenar semtleri ile kasabalar kasvetli, zevksiz ve ışıksız halleri ile tasvir edilmiştir.
    5 ...