türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri askerleri, yani fakir gençleri sadece ve sadece amerikan çıkarları için ölmüştür, ki bunlara kıbrıs harekatı veya pkk savaşları (evet, "savaşları") da dahildir. dersen ki "ama vatan için", derim ki "o zaman neden hala bitmedi bu meseleler?"; mesela kimse sinop'un ya da antalya'nın hakimiyetini tartışmıyor, ama bazı meseleler binlerce asker ölmesine rağmen onyıllar boyunca biryere bağlanmadan aynen devam ediyor. bunun mantığı olamaz.
suriye ya da libya gibi yeni durumların tek farkı ise artık vatan millet edebiyatı yapılmaktan vazgeçilmesi ve kayıpların doğrudan doğruya "birkaç" gibi gayet bilimsel ve manalı rakamlara indirgenmesidir, hepsi bu.
verecek insanınız kalmadığı ya da "artık verecek insanımız kalmadı" dediğiniz anda fişinizi çekerler, emperyalizm tam olarak böyle birşeydir. bunu gayet iyi bilen tayyor, amerika nereye isterse oraya insan göndermeye devam edecek ve buna laf söylemeye veya itiraz etmeye çalışan herkesi öncelikle kendi sarayı ve paracıkları için, ama daha önemlisi işvereni adına ezecek, süründürecek, hapsedecek, yani genel anlamıyla susturacaktır.
emperyalizm bu ülkeye 75 senedir yatırım yapmış, bütün bürokrasisini, siyasetçilirini, basınını, askeriyesini yetiştirmiş, eğitmiş, donatmış ve satın almış, yani dünya kadar emek ve para harcamış. bunu kendi dünya anlayışları, kazançları, stratejileri vs. için yapmışlar, bu ülke veya insanı için değil. içinizden birileri de çıkıp bu gidişatı insanlarına anlatabilmek için bağırmış, yazmış çizmiş, hapse girmiş, sürülmüş, kaçırılmış ve öldürülmüş, ama bugün gelinen nokta itibarıyla denebilir ki, hiçbir şey değişmemiş.
ya boş boş ağlayıp şikayet ederek zaten bariz olan zavallılığınıza bir de çaresiz ezikliği eklemekten vaz geçin, ya da "ben bu oyunda yokum" diye itiraz edin; kaçar mısınız karşı mücadele mi edersiniz orası size kalmış, nihayetinde birşeyin parçası olmamanın birkaç yolu bulunur.