Sınıf öğretmenimizin oğlu bizimle aynı sınıftaydı. Millet çocuğa cem abi diyordu aynı yaşta olmamıza rağmen, hatta kendisi tıfıl bir bebe olmasına rağmen. kızlar bisküvilerini istediğimiz zaman bize vermiyorlardı gidip cem'e ikram ediyorlardı. Notları sürekli çok iyiydi, benim öğretmenimle gizli gizli bakışıp gülüşüyorlardı. Sınav sonucunu herkesten önce öğreniyor, kankilerininkine de bakıp söylüyordu herkesten önce.
Her gün biraz daha kinleniyordum.
Bir gün sevda bisküvi almış kendine, bir tane versene kız dedim. Yok ben ceme vercem o iki tane alıyor sonra bana kalmıyor dedi ve ceme gitti. Sinirden elim ayağım titredi.
O zamanlar küfür etmeyi pek bilmiyordum ama bilseydim bisküvi cem sevda sevdanın annesi ve yedi sülalesinin aynı anda geçtiği bir küfür ederdim.
O günlerde sınıf öğretmenimiz beni örnek gösterdi sınıfa. Bir olay anlatırken hemen ağlıyorsunuz, kendinizi ifade edemiyorsunuz. Hüseyin'in hiç ağladığını görmedim, kavga bile etse anlatırken ağlamıyor vs diye bir dizi övgü.
Gün geçtikçe gaza geliyordum. Öğretmenim cemi sevdiği kadar seviyor olabilirdi beni. Yoksa neden örnek göstersin koca sınıfta? Cem her boku ağlayarak anlatırdı.
Bizim yavşak oğlu yavşaklar tabiki sınıf başkanı olarak da cem denen ibneyi başkan seçmişlerdi.
Öğretmenin geç kaldığı bir ders arasında artistik bir dizi hareket peşinde bu kavat.
''Cem bak akıllı ol'' diyorum, gidiyor bir çarpı daha atıyor adımın önüne. ''oglum sen Ali kıran baş kesen misin hayırdır '' diyorum bir çarpı daha.
''Kardeş bak ben diğerlerine benzemem ayık ol'' diyorum bir çarpı daha. Kalktım ayağa yürüyorum yanına güzelce, bu gitti adımı dolaşanlar kısmına da yazmaya çalışıyor.
Tuttum bunu yakasından, yasladım tahtaya. Öğretmenin oğlu kızı dinlemem amına korum senin cem. Baktım itme filan peşinde beni aldım kafasını koltuk altına karpuz misali. Karpuzdan davul çalar gibi çalıyorum kafasını sumsuklarımla.
Millet şok tabi arada ayırma ayağına bir iki vuruyorlar bana cem abilerine yaranmak için. Nasıl kitlendiysem hissetmiyorum bile. Ben vururken bu şerefsiz benim anneme küfretti. Çıldırdım ama daha sert vuramıyorum bir yandan kıyamıyorum da. Ama hala sövüyor, elimi ağzına attım susturmak için. Vurmaya da devam tabi.
Bu evveliyatını siktiğim dişlerini elime bir geçirdi. Vuruyorum bırakmıyor. Elimi çekiyorum kopacak gibi hissediyorum. Durdum kitlendim öyle, bırakmıyorum da kafasını koltuk altımdan. Hoca gelene kadar durdu öyle.
Geldi, ayırdı. Oğlu yine ağlayarak bir şeyler anlatırken bir tokat patlattı bana. Tuvalete koştum gittim Elimi yüzümü yıkadım geri geldim. Elimi gördü, hikayeyi benden dinlemek yeni aklına geldi.
Hayatımda ilk defa bir öğretmene bir şey anlatırken ağladığım gündü:d
O gün bildim ben birisi bana haksızlık yapınca ağlıyormuşum.
Edit: ortaokula geçip öğretmen değişince herkes cemi dövmek için fırsat kollamaya başladı. millete ayar verirdi geçen sene böyle değildiniz filan diye. Bende hala elimde izi duran ısırığı gösterip geçen sene de böyleydi cem ya derdim kasıla kasıla.