David Hume ile ilgili çok tekrar edilen bir yanlış var. David Hume bir agnostik değildir.
Hume, "Agnostisizm" kavramı icat edilmeden yaklaşık yüz yıl önce ölmüştür. Hume, nedenselliğin eleştirisi ve mucizenin imkanı hakkında söylediklerinden dolayı doğal olarak deizmin bir müttefiki haline gelir. Ayrıca Hume, Dinin Doğal Tarihi ve Tabiî Din Üzerine Diyaloglar adlı kitaplarında monoteizmden daha çok politeizmi eleştirir. Bu eleştirilerin çoğu da psikolojik bir zeminde "bilinmeyenden korkmak" anlayışı üzerine kurulur.
Hume'un Mete Tunçay tarafından Türkçeye "Din Üstüne" adı ile çevrilen yukarıda ismi zikredilmiş kitaplar incelediğinde, onun özellikle Hristiyanlığı, kiliseyi, paganizmi şiddetle eleştirdiği, buna karşılık kendisine özgü, doğal din ya da tabii din adını verdiği eleştirel bir Deizm şeklini savunduğu görülebilir. Söz konusu doğal dinin bizdeki "fıtrat dini" düşüncesine karşılık olduğu düşünülebilir elbette ancak bunu düşünenlerin fıtrat dinine sonradan eklenenlerin çokluğunu gördüğü sürece tabii. Diğer bir yönden, sadece inanç konusunda değil her konuda agnostisizm problemli bir tutumdur. Çünkü bir konudaki agnostisizmin tutarlı olabilmesi için o konuda var olan lehte ve aleyhteki "tüm" delillerin incelenmesi ve bu delillerin yüzde elliye karşılık yüzde elli olduğu açıkça görülmesi gerekir.
Örneğin tüm canlıların ortak bir atadan türediği konusunda karbon kimyasının, moleküler biyolojinin ve karşılaştırmalı anatomi incelemelerinin verilerine bakılıp bilimsel bir agnostisizm durumu benimsemek hatalı bir yaklaşımdır çünkü kanıtlar lehtedir. Aleyhte hiçbir kanıt yoktur.