otobiyografik bellek

entry1 galeri
    1.
  1. Belleğimizin kendi iradesi vardır. 'Bunu hiç unutmamalıyım, bu anı aklımdan çıkarmamalıyım, bu bakışı, bu duyguyu, bu dokunuşu asla unutamam,' deriz, ama birkaç ay, hatta birkaç gün geçtikten sonra bu anıyı hatırlayacağımızı ümit ettiğimiz renkte, kokuda veya tadda hatırlayamadığımızı görürüz. Cees Nooteboom Ritüeller adlı kitabında 'Bellek, canı nereye isterse oraya oturan bir köpek gibidir,' der.

    Belleğimiz bir şeyi muhafaza etmeme emrimizi de kaale almaz: Keşke bunu görmeseydim, yaşamasaydım, duymasaydım; bunu tamamen unutabilsem, deriz. Ama hepsi boşunadır; unutmak istediğimiz şey gece, uykumuz kaçtığında kendiliğinden, davetsiz bir şekilde çıkıverir tekrar karşımıza. Bellek o zaman da bir köpek gibidir; az önce attığımız şeyi kuyruğunu sallaya sallaya bize geri getirir.

    Psikologlar, belleğimizin kişisel deneyimlerimizi depoladığımız bölümünü 1980'li yıllardan beri 'otobiyografik bellek' adıyla anıyorlar. Burası hayatımızın vakayınamesidir, birileri bize hatırladığımız en eski anılarımızı, çocukken yaşadığımız evin neye benzediğini veya en son okuduğumuz kitabı sorduğunda başvurduğumuz uzun dönemli bir kayıttır. Otobiyografik bellek aynı anda hem hatırlar hem de unutur. Hayatınızla ilgili notları, unutmayı tercih edeceğiniz şeyleri titizlikle kaydeden ve kendinizi en iyi hissettiğiniz saatlerde harıl harıl çalışıyormuş gibi görünüp de hiçbir şey yapmayan, laf dinlemez bir şirket sekreteri tutuyor gibidir.

    Otobiyografik bellek kendine özgü birtakım gizemli yasalara uyar. Otobiyografik belleğimizde neden üç veya dört yaşlarımızdan önceki dönemlere ait hiçbir şey yoktur? Neden acı verici olaylar mürekkepli kalemle yazılmışçasına silinmez şekilde kaydedilir? Gurur kırıcı olaylar neden aradan yıllar geçse de sabıka kayıtlarındakine benzer bir kesinlikle hatırlanır? Bu tür olaylar neden daima kederli anlarda ve keder verici olaylar esnasında hatırlanır? Depresyon ve uykusuzluk (insomni) otobiyografik belleğimizi bir ıstırap hikâyesine dönüştürür: Huzur bozucu her anı, baskıcı bir çapraz referans ağı yardımıyla diğer huzur bozucu anılarla bağlantı kurar. Zaman zaman belleğimiz bizi gafil avlar. Bir koku, kırk yıldır düşünmediğimiz bir şeyi hatırlatır bize aniden. En son yedi yaşındayken gördüğümüz bir sokak tanınmayacak kadar küçülmüş gelir bize. Yaşlıyken çocukluk anılarını kırk yaşımızdakinden daha net hatırlarız, ama bu hatırladıklarımız daha ziyade alelade, harcıâlem şeylerdir. Prenses Diana'nın öldüğünü duyduğunuzda nerede olduğunuzu neden hâlâ hatırladığınızı, dejavunun nasıl meydana geldiğini ve yaşlandıkça hayatın insana neden çabuk geçiyormuş gibi geldiğini merak ettiğiniz zamanlar da oluyordur.

    Psikologların otobiyografik bellek gibi bir şeyi daha düne kadar tanımlamamış olmaları tuhaf gelebilir. Bunun nedeni bellek sözcüğünün halk dilinde zaten hem kişisel deneyimlerinizi depolama yeteneği hem de bunları daha sonra hatırlama yeteneği anlamında kullanılmasıdır. Belleğinizde 'kişisel deneyimler'iniz olmayacak da hangi deneyimler olacak? Bu soru bir yanlış anlamanın ürünüdür. Ders kitabı olarak yazılmış her psikoloji kitabında çok sayıda bellek türü arasında ayrım yapılır. Bazı bellek biçimleri (kısa ve uzun süreli bellek gibi) anı depolama süreleriyle ilgilidir; bazıları ilişkide oldukları duyulara (işitsel veya ikonik bellek gibi), bazıları ise depolanan bilgiye (semantik, motor veya görsel bellek gibi) işaret eder. Bütün bu bellek türlerinin kendilerine özgü yasaları ve özellikleri vardır; bir sözcüğün anlamını araba kullanırkenki ayak hareketlerinizi hatırladığınızdan, Pitagoras'ın teoremini okula ilk başladığınız günü hatırladığınızdan farklı biçimde hatırlarsınız. Üzerinde biraz daha düşününce, farklı bellek biçimleri arasında kişisel deneyim anılarının depolanmasını ifade eden yeni bir teknik terimin ancak 1980'lerin başlarında ortaya atılmış olması çok da tuhaf gelmiyor insana. Burada asıl sorulması gereken soru, otobiyografik bellekle ilgili araştırmaların neden bu tarihlerde başlamış olduğudur. Neden bu kadar geç başlamıştır?

    kaynak: Yaşlandıkça Hayat Neden Çabuk Geçer - Douwe Draaisma
    metnin tamamı için http://www.metiskitap.com...asp?ID=12546&BID=2073
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük