pringles sever

entry41 galeri video1
    41.
  1. sen deli misin? bütün yazıları okudum. bana bu saatte 40 derece ateş ve şiddetli taşikardiyle bilgisayarımı açtırdın. telefondan yazılacak türden değil ellerim titriyor.

    neler yazmışsın öyle. ben seni unutmadım ya da çocuksu bulmadım asla. prenses olman çocuk olman anlamına gelmiyor. ben senin hâlâ hayatındayım. bak yazıyorum buradayım. sen asla bir kusur işlemedin. sen dünyada tanıdığım en güzel kadınsın. biri daha var, o da sude'm. ama konu bu değil. konu sensin. neler düşünmüşsün öyle yokluğumla ilgili. hiçbiri doğru değil. son 3 ay öncesine kadar her paylaşımını takipteydim sosyal medya üzerinden. benim de çok zor günlerim oldu ve hâlâ oluyor. o yüzden boşluk bırakmış olabilirim mektuplarımıza. ama asla nokta koymadım. ben kendi hayatımda koyacağım noktayı bile bulamadım!

    sana da bana yaptıklarını yapmışlar. bocalamışsın. sen de benim gibisin. tıpkı ben gibi. her şeyi ince düşünen ve insanları incitmeyen bir kadın. analiz seven ve analizlerinde boğulan bir kadın. bunlar kötü özellikler değiller ama getirileri zor biliyorum. sana olan bitenleri anlatsam ''senin bu senaryolarda ne işin vardı buşra???!!!'' dersin bana. tıpkı benim de şu an seninkilere istemsizce şaşırdığım gibi. ama bir üstteki yazımda da söylediklerim geçerli. asla izin verme onlara. yalvarırım izin verme.

    ben hâlâ ablanım. abine yani emre'ye gelecek olursak.. biliyorum güzel bir aileydik. belki o da bizi anımsıyordur? kim bilir. hayat onu da farklı yerlere sürükledi. ama ben buralara, bize hâlâ baktığına eminim. o bizim mercimeğimiz. metropol gerillamız. seçtiği meslek vs hiçbir şey bunu değiştiremez. üçümüz sonsuza dek güzel kalacağız. biz güzel insanlarız.

    bu arada; hâlâ eminem'i yitirmeden seviyor olman çocukça değil. ben de hâlâ arada bir billie abine bakıyorum * . çocukluk mu şimdi bu? yoksa çocukluğumuza ve hayatımızın her anına ihanet etmeden bize eşlik edebilmiş kişilere karşı bir sadakât mi. bu sadakât. çocukluk asla değil. sana bunu söyleyenlere neden hâlâ siktirip gitmeleri gerektiğini söylemiyorsun? hangisi sana bir şarkı kadar güzel hissettirebildi? bunu bir daha o amiplerle belirleme. hayattaki hiçbir şeyini amiplere göre belirleme.
    ''kimse okumayacak biliyorum'' yazmışsın entrylerinin başlarında. şimdi sen koca genç bir kadınsın. o yüzden abla profilinden sıyrılarak tüm samimiyetimle ''göt oldun mu! :D'' diyorum. tamam ablalık bâki. ama artık seninle daha salt arkadaş gibi konuşabilirim. prenseslik müessesesi ayrı, bu ayrı. çarkına sıçtırmadan kendine gel. biliyorsun öfkelendiğimde iyi olmuyorum.
    sen kendi kendinin elinden tutmazsan hiçbir psikolog sana fayda sağlamaz. hiçkimse sağlayamaz. psikoloğundan fayda görmek istiyorsan ona yardımcı ol. kendi elinden tutmalısın. bunu yapmak zorundasın.

    ha ayrıca; eminem'e little stan gibi yazmaların şizofrence değil. ne kadar isterdim içimi dökebilmeyi eskisi gibi bilemezsin. şimdiyse iki cümle biraraya zor geliyor. bu bir nimet. şizofrence değil. ama galiba ben biraz eminem oldum. mektuplarını okudum. ve stan klibindeki eminem'in endişesi var içimde. acaba geç mi okudum? geç kalmadım değil mi? buradayım işte. ''ben de onları aksattım'' demişsin. hayır aksatmadın. hayata atıldın. ben hatta emre adına da konuşacağım; biz bunlara takılacak andaval sürüleri miyiz? elbette ki değiliz. boşluklar olur. önemli olan nokta olmasın. noktalar bazen güzel bazen üzücü oluyorlar. hayatımıza bir nokta lazım. bu biri olabilir belki. belki bir ideal. ama muhabbetlere nokta gelmesi üzücü biliyorum.
    geçirdiğin süreci o kadar iyi anlıyorum ki. kendine teşhisler koymanı bile. anksiyete bozukluğu işte bana da geldi çattı. beyin buluyor bir şeyler düşünecek. ama hiçbiri kalıcı değiller. güçsüz de hissetsen, yerinden kalkamasan dahi kendine ''istersem kalkarım!'' demelisin. kalkmasan bile oturduğun duvarın dibinde burnun dik bu cümleyi kurmanı istiyorum. istersek istediğimiz her şeyi yapabiliriz! şu anda güçsüz hissetmek bu konuda bizi haksız çıkartamaz.
    ve evet ben de arada açıp emre ile bana yazdıklarınızı okuyorum * aynı şeyleri hissediyoruz seninle. senin ve onun yazılarıyla toparlayabilmiştim o zamanlar ben de. tıpkı senin gibi. çok dara düştüğümde biraz uyuşturucu alır gibi ağlayarak çok okumuşumdur bana yazdıklarınızı. güzelliklerimizi. ve kendinle girdiğin, yazdığın tüm karmaşaları ben de yaşadım aradan geçen zamanda. hâlâ daha varlar. yalnız değilsin prensesim. hâlâ çok güzel ve çok özelsin. hâlâ fotoğrafımız duruyor. sen, ben ve galata kulemiz * nasıl güzeliz bilemezsin.
    Léon ile ilgili yaptığın çalışmayı bana at en kısa sürede. 3 aydır açmaya tenezzül etmediğim telefonum var. buradan da atabilirsin. hiç fark etmez. izleyip izlemediğimi anımsamıyorum sosyal medya üzerinden. kullanamıyorum adam akıllı işte sosyal medya özürlüsüyüm. telefon bile kullanmazdım ben bilirsin.

    belki okurlar demişsin. bir hata mı yaptım demişsin. ya yine sinirleniyorum bak. ne hatası yapabilirsin sen deli? bak geç kalmış da olsam buradayım. senden soğumak ne demek?! ve hiç büyümemekle ilgili fikirlerimi biliyorsun. aşk olsun nasıl böyle düşünebilirsin. büyümemek çok güzel.

    arkadaşların ya da psikologlarının ne dediği umrumda değil. gazlamak olarak görmeye başlamışsın her güzel lafı ama onu fark ettim. hatırlıyorsun değil mi nasıl da sevmezdim iltifatları. ama inan bana benden duydukların doğru. sana iyi hisset diye yalan söylemedim asla. neyse odur her şey. her kalbin kırıldığında sona gelmiş gibi hissetmen kadar normal bir şey yok. güzel olan herkes bunu hisseder. bunu hissetmediğinde sorun arardım sende. şu ana kadar okuduğum tüm yazıların o kadar normaller ki aslında. hani biz toplum normlarına göre karar vermiyorduk bir şeylere? sözünü çiğnemişsin sana kızdım bu konuda. yaşadıkların yahut yazdıklarının hiçbirinde insanlık dışı bir şey yok.

    ama sana çok kızdım. ruh güzelliğini yitirdiğini sanman normal bunca asalak arasında kala kala. fakat dış güzelliğinle ilgili aptal saptal konuşma. bunu gazlamak için falan söylediğimi sanmayacağını biliyorum. en son 3 ay evvel spordan attığın hikâyelerine bakıyordum. takibimdesin yani köfte. bir ara kilo almıştın. ah deli kız dedim içimden, çıldırırdın kilo almak için * biliyordum sonrasında da vermeye çalışacağını. neyse ki kilo vs gibi şeyler bizim elimizde. ister alırız ister veririz. ben mesela 56 kilodan 47 kiloya düştüm 1-2 haftada. aklıma hep senin eti cici bebelerin geliyor son 3 aydır. yesem mi acaba yoksa eriyerek yok mu olsam diyorum bazen Allah affetsin. ama sonra diyorum ki ben yaşamaya değerim. sen de yaşamaya değersin. ve inan Allah'a (inanmıyorum demişsin ama) güzelsin. saçların, yüz hatların, kaş göz yapın özellikle. o iri iri gözlerin. bana inan hepsi çok güzel. kıymetlerini bil. ben o kadar çöktüm ki görsen tanıyamazsın belki de. ama sen öyle olmayacaksın. güzelsin ve insanlara yorum yapma frısatı verme. ne güzel laflarına ne de eleştirilerine ihtiyacımız yok kimsenin.

    bana gelecek olursak, ki gelmesek daha iyi ama, psikolojik çöküntüm fizyolojik çöküntüye yol açtı sonunda. bi tarafı bir gram düzelse öbürü bozuluyor. çıldırtan denge dedikleri işte. bu arada sana bir sır vereyim mi? bak ama bu gerçekten büyük bir sır. eheh. bulutları çok severdim ya ben. hiç uyumayıp cam kenarından seyreder, sonra da size birkaç yazı yazıp söken şafağa eşlik etmek için dışarı çıkardım. müzik, ben ve gökyüzü. ha bir de sigara tabii.. velhasıl son 3 senedir bakamaz olmuştum bulutlara. her ne kadar talihsiz bir zamanlama da olsa şimdi yeniden bakabiliyorum. çocukken bulutları insanlara benzetirdik, şimdiyse bazen bir insan buluta benzeyebiliyor. bazen ta kendisi olabiliyor. hayat ne tuhaf değil mi? şş çaktırma, hep diyorduk ya ''yazının burasına kadar kimse kalmamıştır zaten okuyan'' diye. o yüzden sona bıraktım. şu anda başbaşayız prensesim * ama yine de bu bir sır. detayını vs siktir et. sadece bu cümle bile bir sır. fakat üzülerek benim açımdan ciddi bir zamanlama hatası olan bir durum. yani sanma ki rasta anacığın bir buluta bindi gitti. yine her zamanki gibi el sallıyorum ardından her güzel şeyin. maalesef bunun da.. güzel şeylerin bizimle alıp veremedikleri nedir allasen? ya da biz mi beceremedik diyeceğim de imkânsız. güzeliz ta kendisi biziz zaten.

    gitmem gerek artık. ben dönene kadar söylediklerimi unutma. olur da dönemezsem, arada bir benden bahset burada. arada bir yaz bana buradan nickaltı, mesaj vs fark etmez. dönüp bakabileceğim güzellikler bırak bana. güzelliğinden birkaç damla. buna çok ihtiyacım var. seni seviyorum.

    en kısa sürede buraya tekrar yazacağımı umuyorum. belki yine geç olur ama döneceğim. ve hâlâ istanbul'daysan görüşelim. şu sözlüğün bana kattığı en özel isimlerdensin. çünkü sen; sen olarak özel ve güzelsin.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1979403/+
    5 ...