yazarların kendini bulduğu şiirler

entry2 galeri
    1.
  1. Çamlıca da bir ay gördüm; senindi
    Birden o nazenin yüzüne indi
    Gözlerinin yeşil denizlerinden
    Gülümserdin; has bahçeye dönerdim
    Bir zamanlar bulutlardaydı başım
    Bir zamanlar sevdalı bir fenerdim
    Sabah yalınayak kıyılarında
    Avuçlardım doğuşunu güneşin
    Akşamları gemilerden kovulur
    Hayalini düşürürdüm izime
    O sapsarı, günbatımında yanan
    Saçlarınla sarılırdın yüzüme
     
    Dünya bize zindan, dünya bize dar
    istanbul olsaydın, ben de gökyüzü
    Öylece dursaydık sonsuza kadar
     
    Ben hangi mimarım, bilseydin eğer
    Bir lügat yanmazdı böyle ansızın
    Eriyip akmazdı kanda cümleler
    Dokun, âh süzülsün alevlerinden
    Heceler kurusun dudaklarında
    Harflerinde beni bekle ve ısın
    Yedi saray kurdum yedi tepede
    Her gün birisinde uyanmalısın
     
     
     1.   Saray
    Karanlık akıyor Sarayburnu’ndan
    içinde şiirden bir mumdur zaman
    Fitilinde duman duman ayrılık
    Topkapı nasıl da incinmiş bundan
    Kimindir bu Saray, bu Sultan kimdir
    Diye haykırıyor Aya irini
    Ne bilsin, geçerek son nefesinden
    Ölmüyor, bulanlar gönül pîrini
    Yerebatan Sarnıcı’ndan semaya
    Hû diye yükselen suyun sesinden
    Her gece nağmeye dönüyor hayal
    Al diyor, istanbul mehtabındır, al
     
    2.   Saray
    Nakışları nerde Çinili Han’ın
    Çemberlitaş hasta bir gezgin gibi
    Kapalıçarşı’da başlayan yangın
    Mısır Çarşısı’nda eski bir bahar
    Darağacındayız daha dün gibi
    Yine kırılıyor bizim aynalar
    Genç Osman bakıyor cam kırığından
    Surlar yıkılıyor hıçkırığından
    Yerleş bu Saray’a kalmadan kışa
    Kimimiz şehzade, kimimiz paşa
    Yollarda bekliyor nice bendeniz
    Yalnız sana meftun toprak ve deniz
     
     
     3.   Saray
    Sinan mı bakıyor yoksa derinden
    Süleymaniye’nin tut ellerinden
    En içli duayı okusun taşlar
    Öteye yolculuk kapıdan başlar
    Bu saray bulunmaz Çin’de, Maçin’de
    Sana bir külliye kurdum içinde
    Kitaplardan oku ruhumu, heyhat
    iksirde ölüm var, zehirde hayat
    Gece masallarda açıyor çiçek
    Rüya olanda mı,  nerdedir gerçek
    Yiğitleri bir bir uyanır yarın
    Beyazıt’ta şaha kalkan atların
     
     
    4.   Saray
    Bu Sarayın özü dünyaya değer
    Gölgesi kaybolur havarilerin
    Ertuğrul Gazi’nin kirpiklerinden
    Damlayan su Fatih olurmuş meğer
    Ürkek sahillere uzat elini
    Bozdoğan Kemeri sarsın belini
    Mekân kaybolurken görünsün ışık
    Çözülsün yürekte kalan sarmaşık
    Dal budak salıyor zulüm ve korku
    Hüsrana gömüyor o hazin Şarkı
    Yeter söndüğümüz ve yandığımız
    Garbın ateşine aldandığımız
     
     

     5.   Saray
    Zebun olmayacak artık cihangir
    Bu Saray’a cümle kapısından gir
    Yanına divit al, can mürekkebi
    Bir de ben geleyim bir gölge gibi
    Bırak da, kalbimde haykırıp yazsın
    Beni divit kadar anlayamazsın
    Ne haremağası, ne de cariye
    Destanımı okur bir gün Kariye
    O mel’un ihanet bilsin ki, vatan
    Mahrem bir sevdadır, bizi ağlatan
    Bir gün yeryüzünü sarar bu sızı
    Piri Reis kıyar nikâhımızı
     
     
    6.   Saray
    Bu nasıl çığlıktır, bu nasıl bir âh
    Minare tutuştu, yandı mihrimah
    Yıllardır inleyen Edirnekapı
    Bilmez ki, kimindir bu eşsiz yapı
    Çatlamış, mucize bekleyen duvar
    Harcında Usta’nın gözyaşları var
    Tekfur Sarayı’nda sönen meş’ale
    Ruhumla tutuşup gelseydi dile
    O simsiyah ezberleri bozardı
    Kıskanmanın tarihini yazardı
    Lâkin nice Rüstem erse murada
    Buluşamaz ay ve güneş dünyada
     
     
     
    7.   Saray
     
    Marmara’da kuşlar uçar kanatsız
    Gönül süvarisi olur mu atsız
    Lâle bahçeleri Leyla kokunca
    Çeşmelerden âb-ı hayat akınca
    Yiğitler çıkacak bin bir köşeden
    Ordular kalkacak Bayrampaşa’dan
    Haseki’ye ebabiller konacak
    Avareler bunu rüya sanacak
    Bir defa dinleyin ağalar, beyler
    Bu şehrin surları size ne söyler:
    Gül kokulu bir imandır istanbul
    En vefalı imtihandır istanbul
     
     
    Rüya
     
    Çamlıca’da yollar gördüm, sararmış
    Onlar da ben gibi seni ararmış
    Hâlâ bir civanım on sekizinde
    Merhem bulmalıyım aşkın izinde
    Kendi yokluğumda var olmalıyım
    Savrulmak nedendir, tutunmak niye
    Ya Sultan asmalı beni bir göğe
    Ya ben bir Sultana yâr olmalıyım
     
     
     
    Ey derûn yurdunda büyüyen ırmak
    Bileyim, nasıldır güneşe varmak
    Erimek devlerin dert ocağında
    Ve yeniden doğmak ölüm çağında
    Gitmek zamanıdır öteye doğru
    Çağrı bekliyorum, sade bir çağrı
    Bir işaret, bir tebessüm, bir melek
    Ne sen kaldın efkârımda, ne felek
     
    Dünya bize zindan, dünya bize dar
    istanbul olsaydın, ben de bir seyyah
    Elele yürürdük sonsuza kadar
    Nurullah Genç

    hayatımın şiiri olabilir. kalbimi bırakıyorum buraya..

    https://youtu.be/WFgCE1dQiUg
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük