21 yıldır hiç olmadığı kadar pis ağzım..
dudaklarımdan hırsla dökülen her küfür ağzıma bir kara leke daha çalıyor, daha çok acıyorum, daha tatsızlaşıyorum, daha çok gülüyor ve akmadan öylece köşede daha çok yaş biriktiriyorum. aksınlar diye dinliyorum canımı en çok yakan şarkıyı, eşlik ederken sesim titresin istiyorum, olmuyor.
olmadık bir kelimeyle geliyor aklıma kırık dökük iki cümle.
-çocuksun, yorgunum..
+sen bilirsin..
o "sen bilirsin"in içinde o kadar öfke, onca hayal kırıklığı ve o kadar umut var ki, bilemezsin, tahmin bile edemezsin.
sen bilirsin deyince kavga çıkmazmış derlerdi, ona inandım hep, olduramadım, sen bilirsinle bile kötü bakışları durduramadım.
yüzde yüz haklı olmak için bunca adileşmeyi kimseye yakıştıramadım, yanıma hiç koyamadım, hayatıma hiç sokamadım.
sakinleşince konuşmayı hiç beceremedim. hep sakin olmayı denedim ve de sustum diye mi oldu bunlar? hangimiz daha çok sükunete gömüldü sahi? başkalarının iki mısrasına dayanmış iki öpücükle sen daha mı çok konuşmuş oldun ki?
....
gözümü hep kavgaya açıyorum şu aralar.
söyleniyorum, yatağı yorganı indiriyorum, yeni küfürler doluyorum dilime, mehmet ne çok sevmiş yurdanur'u diyorum.. pikniğe gidiyorlar bak, yurdanur da hamile..sonrasını hatırlamıyorum, yaşımı düşüremeden kapanıyor gözüm, sonra yine baştan, küfrederek uyanıyorum, pisliğimden arınayım diye yüzlerce kez ağzımı yıkıyorum, ı ıh akmıyor sıkıntım, gitmiyor.
elim sigara paketine şöyle bir gidiyor, içime bolca çeksem, sonra boşaltsam tüm ciğerimden sıkıntımı diyorum, kokusu alıyor aklımı, parmak arasında kalan kokusundan tiksiniyorum, kendimde kalmasından, seninkinden değil ama..
....
bitenin ardından konuşmak değil adetim. ilk kez yapasım var bunu, bağırasım, çağırasım, tutup "kendine gel artık, kim olduğuna bir bak" diyesim. tepki alacağımı bile bile, ağız dolusu küfredip özetleyesim var tüm olanı biteni.
vallahi tek küfürle anlatılacak kadar basit başlamış ve bitmiş, tekrar anladım ben bunu.
zaten sana konuşmadığım kadar çok konuşuyorum herkese. bir cümle yerine bin cümle kuruyorum, yorulurum diye, aradan gülünç bir detay yakalarım diye, senden başkasına kızmaya da halim kalır diye, başkası beni haksız bulsun da haksızlığına müsamaha göstermeye yüz bulayım diye. hiçbiri olmuyor, kime sorsam sinirim haklı, onlar haklı, başından söyledikleri gibi her şey. onların bana verdikleri değerin binde birini versen bana, haklı çıkarır mıydın ki onları?
....
telefona sarılıyorum, biliyorum ki annemin şüphesi belli "iyi misin"i ve babamın hiç sormadan sadece eğlendirmeye çalışması beni, akıtacak biriktirdiklerimi.
anlatsam diyorum bazen, "senin sözünü yıkıp en inanılmayacağa inanmaya başladım ve sen yine haklı çıktın baba, senden başka güvenilecek adam kalmadı mı buralarda?" o zaman da o vazgeçer güvenmekten kızına diye korkuyorum, yapamıyorum..
....
biliyorum geçecek birkaç güne buz kesmesi içimin aklıma şimdiye dek tükettiklerim geldikçe, şarkılar beni tükettikçe.
peki ne zamana bitecek kocaman gülüşlerdeki hüzünbazlık?
hayatımda biraz olsun gülünecekler de elimden kayınca mı?