atatürk' ün medeni bilgiler kitabında cumhuriyeti tanımlarken değindiği fasıllardan biri: (cumhuriyetçilik ilkesini kavramak bir yana dursun türkiye cumhuriyeti mensupları olarak hepimizin, -bizim yerimizi alacak gelecek nesillerin de- muhakkak kavraması gereken girizgahlardan)
"Cumhuriyette, Meclis, Reisicumhur ve hükümet halkın hürriyetini, emniyetini ve rahatını düşünmek ve temine çalışmaktan başka bir şey yapamazlar. Çünkü bunlar bilirler ki kendilerini iktidar ve salâhiyet (yetki) mevkiine muayyen (belirli) bir zaman için, getiren irade ve hâkimiyetin sahibi olan millettir ve yine bunlar bilirler ki iktidar mevkiine saltanat sürmek için, değil millete hizmet için getirilmişlerdir. Millete karşı vaziyet ve vazifelerini suistimal eyledikleri takdirde şu veya bu tarzda, millî iradenin, kendi haklarında dahi tecellisine maruz kalabilirler. Millet tarafından, millet namına, devleti idareye mezun kılınanlar için, icabında millete hesap vermek mecburiyeti, lâubalilik ve keyfî hareketle telif kabul edemez.
Halbuki, kuvvetinin ve salâhiyetinin Allah' tan geldiğini ve yalnız ona karşı, âhirette, hesap verebileceğini farzeden ve devleti, memleketi mevrus bir malikâne kabul eyleyen bir hükümdar, her türlü kayıttan kendini vareste görür. Böyle bir idarede, milletin benliği hürriyeti mevzuubahis dahi olamaz. Binaenaleyh, salâhiyeti mahdut (sınırlı) dahi olsa hükümdarlık şekli demokrasiye, hâkimiyeti milliye prensibine mutabık değildir. Hükümetin, mahdut insanların, sınıfların, elinde bulunması dahi millet mevcudiyetinin asla kabul edemeyeceği bir keyfiyettir. Bütün milletin ekseriyetle, devlet idaresine iştirakine mani olan bu "oligarşi" usulü de bir zümrenin, kendi menfaatlerini temin için umum millete ait hâkimiyeti, gaspından başka bir şey değildir."