bir kusak boyle buyudu diye soze baslamak istiyorum. vallahi de billahi de boyle buyuduk yahu.
rulokat denen o muthis seyin lezzetini eminim zaten cogunuz biliyorsunuzdur. bilmeyen de gitsin suda bogulsun, entrynin gerisini de okumasin.
bu muthis lezzeti tadabilmenin zevki soyle dursun, resmen ince birer puroya benzeyen bu seyi, isaret ve orta parmagin arasina alip, puro/sigara iciyormus gibi yaparak yavas yavas, sindire sindire yemek cok daha baska bir duygudur. serefsizler pakete zaten azicik koyarlar bundan, 2-3 tane bi' seydir; onun yani sira bir de incecik olunca bu meret, daha bir kiymete biniyordu anasini satiyim. o plastik kutuda bir tane kirinti birakani doverlerdi vallahi bizim zamanimizda. rulokat olm bu, boru mu. diger cikolatalara gofretlere nazaran pahali bir seydi de, oyle 5-10 tane alamiyordun. velhasil rulokat dedin mi akarsular duruyordu arkadas.
yemin ederim cocukluguma donup baktigimda en cok mutluluk veren ufacik detaylardan biridir bu eylem. kucuk seylerle mutlu olmayi biliyordu bizim neslin cocuklugu. rulokatin o kahverengi transparan kabini silip supurdukten sonra kimse nesemizi bozamazdi.
hala var piyasada, eskisi kadar revacta degil; zaten simdiki cocuklar da rulokati puro yapip yemekle mutlu olacak cocuklar degil.