içinde bulundukları durum tarih boyunca onlara yüklediğimiz yükler ve özgür kafada olduklarındandır.
malum, toplumlar özgür takılanları sevmez. kendi kurallarına uymasını ister. uymayınca da dışlar.
bize ve kendilerine düşen çok görev vardır. bunun en başında da eğitim gelir ama çoğu yerde diğer çocukların velileri, çocuklarının bu vatandaşlarımızla aynı yerde eğitim almasından şikayetcilermiş. bi makale okumuştum da. bi doktora makalesi yani.
şimdi bu toplum gerçekleri varken inatlaşmamak bir yerden eğitime başlamak gerekir.
diploma veren bir eğitim olmasa bile toplumun genel geçer kuralları anlatılmalıdır, bu vatandaşlarımıza.
gerçi artık çoğu internetle haşır neşir ve kıyısından da olsa topluma entegre olmaya çalışıyor ama hala çoğunlukta değil, bu istekte olanlar.
şimdi düşün, roman ya da çindene olarak doğmuşun.
okulda belli belirsiz de olsa itiliyorsun.
okulu bırakıyorsun.
işe girmeye çalışıyorsun. malum imaj yüzünden iş vermek isteyenler az.
e ne yapıyorsun?
haliyle toplumun sana biçtiği role yöneliyorsun. çabalayıp kurtulan da oluyordur tabi. doğru olanda çabalayıp kurtulmaktır ama zor cidden.
o yüzden iş senden benden evvel devlete düşüyor. eğitim ve destek şart.
tabi ki bütün romanların hayatı bu kadar kötü değil.
özellikle trakya da toplumla bütünleşmiş, iş bulabilen, enstruman çalarak hayatını kazanan, çingene olmayan topluluklarla birlikte düğün eğlence yapabilen normal yaşantı kurabilmişleri de çok.
bu oran tahmini olarak %50 dir. daha çok olması dileğiyle çünkü neşeli ve sanatçı ruhlu insanlar.