hiç unutamadığım bir anı olarak elimde şöyle bir şey var. eski günlerde, yaklaşık 12 sene evvel gençliğin verdiği heyecan ile evdekilerle kavga ediyorum. hır gür oralığı götürüyor. sonuçta s,kerim evinizi deyip bir başka şehirde kendime hayat kurma kararı veriyorum. ne var ki, cebimde beş kuruş para yok. o zamanlar msn vardı. bilmeyen yoktur. msn üzerinden çok samimi olduğum bir arkadaşım ile konuyu paylaşıp, onun şehrine yerleşme kararı alıyorum.evden bir sırt çantası ile check in yapıp çıkıyorum. ankara asfaltına iniyorum ve otostop hikayem başlıyor. bekle babam bekle. derken siyah bir sedan duruyor. oh be deyip biniyorum araca. o zamanlar küçük olduğumdan aracı kullanan abimiz ile hayat dersleri eşliğinde sohbete başlıyoruz. yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından şehirden de biraz çıkmış bulunuyorum. arada sırada aracın arka koltuğuna bakıyorum. silah var, siyah bir çanta var. neyse, yine de beni bunlar neden ilgilendirsin diye düşünüp yoluma devam ediyorum. derken arkada bir de telsiz olduğunu farkediyorum ve bu sırada abimiz de polis olduğunu söylüyor. e, ne olmuş yani. bu da sorun değil benim için... ancak, unuttuğum bir şey var henüz 15 yaşımdayım. bir süre sonra telsizden evden ayrılan ve kayıp olan bir frank bildirimi geçiyor. polis abimiz kardeşim bu sanki sana benziyor diye durumu bana iletiyor. derken, her ne kadar ben polis abimizi ikna etmeye çalışsam da adam kişinin ben olduğumu anlıyor. yolculuğumuzun ortasında u çekip beni bizimkilere teslim ediyor. neredeyse ilk sayılabilecek otostop deneyimim de böylece son buluyor. büyük bir hayal kırıklığı.