Ben de o güruhtayım. Kendimi en iyi, en huzurlu, aklıma, mantığıma, fikirlerime, ruhuma en uygun hissettiğim bölge ege bölgesi.
Belki köyceğiz, belki urla, ya da foça henüz bilmiyorum ama ege beni çağırıyor biliyorum.
Kente değil, bir ege kasabasına yerleşmek ve orada yaşlanmak gibi bir hayalim var uzun süredir.
Şıpıdık terliklerimi giyip, bisikletimle pazara gitmeyi, tanımadığım, bilmediğim onlarca otla tanışmayı istiyorum.
Salatalarımda kuzu kulağı, ebegümeci olsun istiyorum meselâ.
Dostlarımla, rakılı, balıklı, şiirli, şarkılı sofralarım olsun, güzelliğe, iyiliğe, sanata kadeh kaldıralım.
Komşum şevketi bostan yapmış olsun, bi tabak da bana getirsin, ben de buz gibi reyhan şerbetimden ikram edeyim o güleç yüzlü insana.
Tuz olsun bütün bedenim, havlularım, tuzdan, güneşten solsun.
Bayılana kadar yüzeyim, çıkıp kumlarda sakızlı kahve isteyeyim o tenteli küçük kafeden.
Acıkınca midye yiyeyim, belki yanına bira da söylerim, kimbilir...
Ege yaaaa ege...
Ait olduğum yer, biliyorum.
Bekle beni...