birini sevdi genç kadın tüm samimiyetiyle açıldı ona, adam da kadını seviyordu ama oyun oynamaktan vazgeçemiyordu bir türlü...kadın, bu adamın onu sevdiğini biliyordu ama adam söylesin istiyordu.bu yüzden devam etti oyuna gel zaman git zaman adam kendini bile inkar eder oldu,son kez sordu sevdiği adama;
-sen misin?
-hayır...
-galiba ben herkesi sen sanıyorum dedi kız, artık görüşmesek daha iyi olacak!
-bence de !
ve uzaklaştı adam...
sahne karadı birden,ışıklar tekrar yandığında kadın tek başınaydı sahnede ve çirkin bir gülümseme yapışmıştı dudaklarına, önce yazdıklarını koydu kutuya,ardından masumiyetini,sonra adamın inkarlarını,onu sevdiği rüyayı sonra da uykularını bir tek gidişini aldı yanına,aşkını da o kutuyu koymuştu ve hiç olmadığı kadar rahattı içi...o anın gelmesi için uğraşacaktı yaşadığı tüm acıların bitişi olacak o anın...unutma bahçesinde bir sigara yaktı kadın...ve içinden gelen şeyi yaptı bütün acılarını bir dumana bindirip üfledi havaya...hiç dinlemek istemediği şarkılar ezberinden dökülüyordu...valizi elinde hatıra otobüsüne bindi ve kendine ait olan hiçbirşey bulamadı...
kahkaha barında bir bira yuvarladı ve o sırada kötü biri olabileceği geldi aklına, bunca zamandır onu seven adamın onu sevmeyebilme ihtimaline takıldı ayağı ve değiştirdi barın ortasında gömleğini...herkes gördü içindeki çelişkinin memelerini...ve kadın iyi biri olmaktan bir anda vazgeçti...sevilmediğine inanmak için adamın gözünde kendini yıkması gerekti...kadın artık sevilmeyen bir kadın olduğunu bilecek ve yakınmayacaktı bu yoksunluktan. üstelik hak verecekti bu gelmeyişe çünkü o kovulmamıştı cennetten, cehenneme gitmek için haklı sebepler yaratmıştı kendine o kadar...
bir daha örülmemek üzere kendini yıktı ve sahneye tekrar çıktı...