geliyoruz...
tıpkı barbaros gibi, turgut gibi.
yeniden geliyoruz.
kurmay binbaşı enver gibi, mustafa kemal gibi...
meydan ite çakala, bedeviye arap'a kalmış.
meydanın sahibi olarak yeniden dönüyoruz...
türkiye'nin libya'ya müdahalesi, libya'ya asker göndermesi son derece kanunidir ve insancıldır.
bunu kimse aklından çıkarmasın.
biz oraya resmi libya hükümeti'nin, birleşmiş milletler'in tanıdığı libya hükümeti'nin daveti ile gidiyoruz.
gidiş amacımız terörle mücadeledir.
burada kimse "türkiye libya'daki iç savaşa karışmasın" demesin.
libya'da bir iç savaş yok.
terör var.
tıpkı bizde olduğu gibi.
ve biz libya'ya terörle mücadele etmek için, barışı tesis etmek için gidiyoruz.
tıpkı kore'ye, kıbrıs'a gittiğimiz gibi.
bir vatan toprağına gidiyoruz.
mustafa kemal'in sol gözünü bıraktığı diyara gidiyoruz.
mavi vatan için gidiyoruz.
ülkemizin çıkarlarını korumak için gidiyoruz...
bu anlaşmayı, bu haritayı ve doğu akdeniz'deki çıkarlarımızı korumak, buna göre hareket etmek bir vatan görevidir.
bu harita, bu antlaşma yok olursa, iptal edilirse yunanistan ve avrupa birliği ülkeleri elini kolunu sallaya sallaya kıbrıs'a gelir, doğu akdeniz'de söz sahibi olur.
gazamız mübarek olsun, allah mehmedimizin ayağına taş değdirmesin...
edit: bu harekatın ve türkiye'nin çıkarlarını korumanın önemini hala farkedememiş bazı arkadaşlar. canları sağolsun. başlığın ilk entrysinde de bahsettiğim gibi bu konu siyaset üstü bir meseledir, siyasi boyuta indirgenmemelidir.
benim bu harekatta en büyük korkum, tayyip erdoğan'ın tıpkı barış pınarı'nda yaptığı gibi geri vites yapmasıdır. siyasi iktidara güvenmiyorum, abd'nin bir talimatıyla harekattan vazgeçebilir.