çok isteyip de alamama, alamadığı bir şeyi de çok isteme durumudur. katıla katıla güldüğünüz bir entry ardından kahkahalarınızın son saniyeleri oynanırken (eheh, heh, eh şeklinde son hıçkırıklardan ibaret), kafanızı sola doğru çevirirsiniz yavaşça gözleriniz kapalı,(bu eylem yapılırken sessizce vay şerefsiz diyebilirsiniz *), gözlerinizde bir ışıltı pekiyi pek güzel butonuna basarsınız(ağızda o yarım salak gülümseme), sonra dersiniz "ulan ben biraz önce dandik bi şarkıya oy verdim düdük, aynı şey mi o entry ve de şarkı. bi güzellik yapalım şu çocuğa"(tam bu esnada -ne güzel de konuşuyorum be- şeklinde kişi kafayı aşağı yukarı onay verircesine sallarsa bir ahenk yakalanabilir)o sırada aklınıza bir şey gelir. sağ elinizi şıklatırsınız(baş parmak-orta parmak-işaret parmağı *iyk yardımıyla)...adamlar yapmış abi edasında, işte budur üstat butonu gelir akla. bu sırada kafanız ise, hani kamyonetlerin falan önüne-arkasına koyulan sürekli kafa sallayan o sevimsiz köpekler var ya o ritmde hah buldum şimdi keyfiyle sallanmaktadır. kendinden emin bir şekilde basarsınız, ilkinde kaçtı sanırsınız. olmadı yine basarsınız hah işte şimdi geldi derken yine kaçar...umutsuzca 3-4...derken rakam 50'e yaklaşır.içinizde bırakın entry'e karşı olan aşkı, yazara karşı nefret başlamıştır. yazarsa nete geldiğinde ben adlı butona basar, egosu tavan yapar.yani sonuç olarak anlatmak istediğim entry'e duygusal bağ beslemeyin, en büyük aşk beşiktaşk gerçeğinden uzaklaşmayın ve de ayağınızı yorganınıza göre uzatın.