mutfakta kafası ne zaman karışsa alnında beliren çizgisiyle yemek kitabına gömülmüş.. bugün yemekler ondan.. üstünde en sevdiğim lacivert tişörtü giyilmekten yıpranmış.. biber doğramaya çalışırken diğer eliyle kitabın sayfalarını açık tutmaya çalışıyor uzun parmaklarıyla.. yanına gidip sarılmak sarılmak geliyor içinden insanın.. yemek yapan erkek fetişinden midir nedir.. ama nasıl masum.. mis gibi kokuyor kendine has kokusu.. bir yandan şarkı söylüyor çatallı sesiyle.. uykudan kalkınca konuşmasına bile tahammül edemem normalde.. birden varlığımı hissedip arkasına dönüyor nasıl şapşal ifade.. orda mıydın prenses gelsene diyip yanına çağırıyor.. nazlanarak parmak uçlarımda gidiyorum yanına.. onun bana 2 beden büyük gri eşofmanıyla 4 beden büyük tişörtü üstümde.. kısa saçlar zorlukla alelade toplanmış nasıl paspalım.. gözlerime bakıp güzel olduğumu söylüyor.. utançtan kafasını avuçlarıma alıp bakma be diye yüzünü itinayla doğradığı biberlere çeviriyorum.. nasıl bir huzur.. güvende hissediyorum.. sebepsiz yere gerçek mi diye adını sayıklıyorum.. içimde kopan fırtınadan habersiz istem dışı efendim diyor.. yok bir şey.. bu sahne her canlandığında içimi kaplayan huzur.. ***
