ahmet hamdi tanpınar

entry340 galeri
    306.
  1. Beykozluların "Hızır Baba" adını taktıkları Ahmet Midhat Efendi boğazına da çok düşkündür. Ete pek yüz vermese de hamur işleriyle pilava bayılır. Tatlılardan ise kabak tatlısına.. Yalnız bir şartı vardır : pekmezle pişirilmesi ve üzerine de bolca ceviz dökülmesi gerekmektedir.. Sevdiği şeyler arasında süt de vardır. Sırf bu sevgi yüzünden bir ara sütçülüğe de kalkışmıştır..
    Beykoz'da, Akbaba'da, bir de çiftliği vardır. Tarım ve hayvancılıkta birçok araca orada rastlayabilirsiniz. Türkiye'deki ilk kuluçka makinesini de yine orada görebilirsiniz.. Çiftlikte kendi evinden başka damadı Muallim Naci'nin de evi vardır. Burayı sonradan yaptırmış ve ona "Nacihane" adını takmıştır !..
    iyi bir avcıdır. Karacayı tek bir kurşunda yıkar.. Yatak odasında bir Çerkez eğeri ile dipçiği sedef kakmalı bir çifte bulundurursa da bu, daha çok süs içindir. Av merakı onu, Kopoy denilen av köpeklerine tutkun etmiştir. Rumeli'den gelen göçmenler kendisine hep bu köpeklerden getirirler, çiftlikte de aylarca kalırlar. Çiftlik bir ara tam bir göçmen kampı olmuştur !.. Sonunda Ahmet Midhat, Bursa'da bir arazi almış, onları oraya yerleştirmiştir...
    Çiftlikte özel olarak yaptırılmış, iki katlı bir taş bina daha vardır.. Burası, kitaplarını koyduğu bir depo olarak kullanılmaktadır.. Oğlu Kamil Yazgıç'ın bu bina ile ilgili bir anısı vardır..
    Birinci Dünya Savaşı başlamıştır. Askerler gelip çiftliğe el koyar. Ahmet Midhat iki yıl önce, 28 Aralık 1912' de öldüğünden, oğlu askerlerle muhatap olmuştur.. Bir gün komutan, Kamil Bey'i çağırır ve depo olarak kullanılan binayı yirmi dört saat içinde boşaltmasını ister !.. Koskoca bir depo, bu kadar kısa bir sürede, nasıl boşalsın ? Üstelik Kamil Bey'in ne yeri, ne adamı, ne de parası vardır.. Çünkü rahmetli bütün parasını halka ve yoksullara dağıttığı için ondan geriye ; bir çiftlik, bir yalı, Tophane'de bir arsa ve bir de "Sırmakeş Suyu" kalmıştır ama para olarak bir şey yok !..
    Kamil Bey düşünür, taşınır ve elli bin kitabı bir yere taşıyamayacağına aklı kesince, komutanın karşısına çıkar ve, "Ben bu kitapların tümünü buradaki er arkadaşlara armağan ediyorum ! " der.. Daha o, oradan ayrılır ayrılmaz, komutan hemen tüm kitapları erlere dağıtır ; onlar da kitapları memleketlerine postalar..
    Doktor Kamil Bey, yıllar sonra, Anadolu'ya yaptığı yolculuklarda, tek gazete girmeyen köylerde bile babasının kitaplarına rastlamasın mı ? Ne kadar sevindiğini varın tahmin edin artık !..

    (SALAH BiRSEL ve SUNAY AKIN yazılarından derleme)
    5 ...