ev hanımıysa;
sabah eşi işe gitmeden kalkar kahvaltı hazırlar. onu uğurladıktan sonra uyku tutmadığı için bi yandan ortalığı toparlar bi yandan da "sabah sabah seda sayan" izler.
günü falan yoksa ev işleri için acele etmesine gerek yoktur.
reklam arasında annesini arayıp, kaynanası ve kardeşlerinden biri ile ilgili dedikodu yapar.
kahvaltı yapmayı pek sevmezler. eğer eşleri ile birlikte yapmadılarsa yalandan bir şeyler atıştırıp sofrayı toplarlar. ama çay mutlaka 2-3 bardak içilir, ince belli ile.
sonra sütçü gelir, la yanlış anlamayın hemen, sütü alır ve kaynamak üzere ocağa bırakır.
programa dalıp sütü taşırır.
artık yavaştan ev işlerine başlama vakti gelmiştir. zaten günlük yapıldığı için de ev fazla kirli değildir. hem almanya'dan nuriyeaanımın gelini gelmiştir ve bi kek ya da sarma ile ona hoşgeldine gitmek gerekmektedir.
onlar görev mi demeyin, görev tabi. yazılı olmayan . *
ev işleri biter, varsa çamaşır & ütü.
bakın bunlardan ne kadar da görev değilmiş gibi bahsediyorum değil mi? rutin şeyler bunlar, bütünleşmiş artık.
neyse geriye yemek kalır sadece. hemen yapsa da olur ama akşam mı yapsa ki...
canı yemek yapmak istemiyor işte. hem hergün hergün yemek mi yapılır, n'olur ki bugün de kahvaltılık falan yense. neyse en iyisi akşama bırakmak.
eveet, peki çocuklar varsa?
onların uyanması ayrı dert, ödevleri ayrı dert, okul hazırlığı desen evlat katili olma sebebi. zaten onlar varken misafirlik falan da zorlaşır. çünkü onlar okula gitmeden temizliğe başlayamaz ev hanımı kişisi.
bu böyledir, arada ekstra şeyler olsa da bayram temizlği gibi, genelde belli bir rutinde devam eder hayat.
asıl içler acısı olan kısım çalışan bayanların görevleri & çilesi;
çocuk yoksa neyse, bi şekilde temizliğin haftasonu yapılması, akşamları yemeklerin de biraz geç saatte yenmesiyle problem çözülebilir.
ama çocuk varsa...
ya kaynanaya bırakılacaktır ya da kreş&yuva tarzı bi yere.
erkenden kalkar hazırlanırsın, ortalığı toparlarsın, eş kişisi kahvaltı yapmak istiyorsa ona kahvaltı hazırlarsın.
çocuk en son uyandırılır, daha çok uyuyabilsin diye...
onu hazırladıktan sonra artık ya servise bindirir, ya kendi kaynanaya bırakır.
çocuk gitmek istemiyorsa onu sakinleştirir.
işe gittiğinde zaten çoktan yorulmuştur bile.
mesai bitiminde yine çocuğu kendisi alır bıraktığı yerden.
eve geldiğinde çocuğu ile ilgilenmek ister ama yemek yapması gerekmektedir.
yemeği yaparken çocuğun oyalanacağı bir şeyler bulur.
yemeği yapar, sofrayı hazırlar.
eş kişisi gelir, yemek yendikten sonra "kahramanımız" bulaşıkları yıkar.
çocuğun ödevleriyle ilgilenir, ödev yoksa çocukla ilgilenir, oynar biraz.
ev ahalisinin alşkanlığına göre meyve hazırlar yada çay demler.
misafir gelecekse işi bitiktir zaten. bide onlara yapılan ikramların bulaşıklarını yıkar yatmadan.
duş falan zaten hangi araya sıkıştırır ben de bilemedim.
haftasonları da temizlikle geçer.
yani "yük" tür her şey. kendine ayırdığı bi zaman dilimi nerdeyse yoktur.
bilmez ki saçmada olsa "sabah sabah seda sayan" izlemek ne kadar keyiflidir aslında.