iki kuşum vardı.
iki kişi oldukları, insan sevgisine ihtiyaç duymadıkları için bizi hiç sevmiyorlardı, dokunmamıza, öpmemize hiç izin vermiyorlardı, ele gelme gibi huyları hiç yoktu, iki kuş olduğundan konuşmayı da öğretememiştik ama biz onları yine de seviyorduk be. Tüm yabaniliklerine rağmen seviyorduk. Ötüşleri bile sessiz eve neşe katıyordu, daha ne olsun?Üç hafta önce birini gece yarısı ölü bulduk kafesinde. Diğer kuşumuz hastaydı ama ölen kuşumuz sağlıklı ve mutlu kuşumuz olmuştu. Çok şaşırmıştık, hiç beklemiyorduk ondan bunu. Biraz ağladım, o gece çok zor uyudum. iki saate yakın gözümü kırpamadım sanırım, aklımda hep o vardı. Sonra zaman akıyor, insan o anki hüznünü unutuyor. Şimdi zaten hasta olan kuşumuz çok ağırlaştı, çok kötüleşti. Çok uğraştık onu iyileştirmek için, antibiotik kullandık, vitamin kullandık, devasa kafesimizden çıkarıp dinlenmesi için minik bir kafese aldık. Ama yetmedi. Bugün dayanamadım artık onu o halde görmeye. Adeta kafeste yerde yatıyordu en son, kafasını oynatıp duruyordu, sanki aklını kaçırmıştı, korkunç bir haldeydi. Bakmaya dayanamıyordum, bakınca kahroluyordum. Bugün en son gitti evimizden, belki iyileşir emanet ettiğimiz yerde ama doğrusu çok da umudum yok benim. Ben en çok onun o haline dayanamadığım için bugün onu bırakmak zorunda kaldım.
Çok üzüldüm. Çok üzüldüm. Çünkü acı çekti, hem de çok. Diğer kuşumuz gibi aniden ölseydi bu kadar burulmazdı içim, bu kadar yanmazdı vicdanım.
Korkunç bir şeye tanıklık ettim aslında. O kadar minicik bir hayvanın çok acı çekmesine şahit oldum. Ama buna rağmen eğer bu kuşum ölürse(ki öleceğini düşünüyorum dediğim gibi. Çünkü çok kötüydü;Allah'ım, çok kötüydü.)tekrar kuş almam diyemiyorum. Diyemiyorum. Hayvanlar çok güzel çünkü, çok güzel.
Keşke sevgileri kadar çok olmasa acıları