rahatça dondurma yenebilecek ülke istemek

entry4 galeri
    4.
  1. yaz aylarının temel isteğidir. bu ve benzerleri... herkes özgür olmak istiyor; ki dondurma yemek de kimsenin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir davranış olmadığı halde birden kısıtlanan davranış haline bürünüyor. buna aldırmayanlar ben keyfime bakarım diyenler var elbette, ama eminim onlar da içten içe; hatta laflar, bakışlar vs ile dıştan dışa bu rahatsızlığı yaşıyorlardır ve lanet ediyorlardır bünyede kaşarlık yoksa. yazık hepimize, nelerle meşgul kafalarımız.

    bir simge olarak düşünüldüğünde en küçük ayrıntılar bile mutsuz edebiliyor insanı. belki de hiç giymeyeceği bir kıyafet olarak düşündüğü mini etek ya da dekolte bluz bile sevgili yahut aile tarafından kısıtlandığında sanki daralmış bunaltılmış ve mutsuz olabilir insan. giymese bile istediği an yapabileceğini bilme duygusu güven verir insana çok önemli bir konuymuş gibi; ya da hayat kıyafetten ibaret gibi..

    aynı durum erkeklere uyarlandığında; hiç gitmeyecek bile olsa zevkli ama bir o kadar gereksiz ve zararlı bir ortam olan kahveye özgürce gidebileceğini bilme, derbi maçlara denk gelen özel günleri başka zamana erteleyebilen bir sevgili, rutin halı saha maçlarına aynı zevki alırmışcasına destek verebilen bir eş, selam verilen ya da tebessümle konuşulan güzel kız arkadaşlarınla görüldüğünde hemen kıskançlık krizlerine girmeyen bir sevgili rahatlatmıyor mu düşünceleri? sanki hayat bu birkaç şeyden ibaretmiş gibi. elbette değil! biliyor insan bunu, olmasa da olur ya da belki özgür olduğunda da yapmayacağı, istemeyeceği şeyler ama bunu bilmesi bile güzel insanın. özgürlük güven verir insana. güvenildiğini hissettikçe daha çok güvenmeye yaklaşır.

    dondurma da yenmese de olur elbette. belki, kötü abazan topluluğu olmayan ortamda bile bundan rahatsızlık duyup kimse rahatsız etmese de yine de sokakta dondurma yemeyecek insanlar var -ki ben bunu daha mantıklı buluyorum- ama ya bunu gerçekten isteyenlerin içinde bulunduğu daraltılmışlık duygusu, sadece dondurma yerken değil günlük hayatı oluşturan pek çok ayrıntıda...

    bizim ülkemizin çoğu şehrinde mümkün değil bu, iş dondurmacı önlerine kurulacak masalara kalıyor, pastanelere, çay bahçelerine.. rahatsız edilmek istemiyorsan mecbursun buna ya sokak arası bi yer bulacaksın -küçük şehirse o da- ya da kıçını kırıp oturacaksın başını önüne eğip öyle yiyeceksin dondurmanı. hatta peçeteyi de kapa hafiften ağzına yoldan geçen abazan olursa ya da yan masadakiler, boşa tahrik olmasın elalem ağzınla.

    --------pelin batu' nun ağzından dökülen sözlermiş gibi geldi bir an. ilk gördüğümde aşağılayacaktım başlığı; tüm derdimiz böyle ufak şeyler olsa bunca açlığın, acının, derdin içinde diye ama ayrıntı da olsa bazı meselelerin insan ruhuna nasıl etki ettiği yadsınamaz bir gerçek. günün hayatın her anı toplumsal acıları göğüsleye göğüsleye yaşayacak kadar asil değiliz bir çoğumuz. *
    3 ...