aslina huuu nesline huuu

entry1 galeri
    1.
  1. aslın kargaysa sende kargasın demenin biçimidir. alıntı bir hikayeyle biraz bahsedilirse; Vakti zamanında bir hükümdar, vezirlerine
    şöyle bir emir vermiş:
    — Tebaamdan bana Hızır Aleyhisselâm'ı
    bulup getirecek bir kul var mıdır, araştırılsın!..
    O günden tezi yok memleketin dört bir
    yanına tellâllar çıkartılmış. Ancak kimsenin bu
    işe cesaret ettiği yok! Meğer devlet elinin
    erişmediği uzaklarda bir yerde pek yoksul bir
    ihtiyar yaşarmış. Adamcık uzun uzun
    düşündükten sonra "Eğer bazı şartlar öne
    sürerek bu işe talip olursam ahir-i ömrümde
    birkaç zaman olsun bolluk ve refah yüzü
    görürüm. Hükümdarın, tebaası olarak bizi arayıp
    sorduğu mu var? Hem ola ki talih yaver gider,"
    deyip sarayın yolunu tutmuş.
    Hükümdar, ihtiyara kırk gün süre tanıyıp her
    türlü isteğinin yerine getirilmesini ferman
    buyurmuş. ihtiyar o kırk gün, kendisi gibi ne
    kadar fakir fukara varsa doyurmuş, yardımda
    bulunmuş. Kırkıncı gün sarayın adamları kapıya
    dayanmışlar ve "Buyur efendi, gidiyoruz!"
    demişler. Zavallı ihtiyar, sayılı günün çok çabuk
    geçtiğini bilerek emre rıza göstermiş. Yolda
    yanlarına bir fakir derviş takılmış ve
    — Ben de sizinle geleyim ve sarayı bir kez
    olsun göreyim, demiş. ihtiyar buna da rıza
    gösterip huzura varmışlar.
    Hükümdar ihtiyara bakmış; o hükümdara
    bakmış. Ortada ne Hızır var, ne mazeret.
    Adamcık durumu anlatacakken hükümdar ateş
    püskürür vaziyette en büyük vezirine sormuş:
    — Efendi, söyle, bu densize ne ceza
    verelim?
    — Hünkârım, bu adamı kırk katırın
    kuyruğuna bağlayıp sürütelim.
    — Aslına huuu... Nesline huuu!.. diye bir
    ses duyulmuş ihtiyarın yanına takılıp gelen fakir
    dervişten. Sultan sesini çıkarmamış ve ortanca
    vezirine sormuş:
    — Söyle bre bu herife ne yapalım?
    — Bu herifi keşkek edip leşini köpeklere
    yedirelim.
    — Aslına huuu... Nesline huuu!.. demiş yine
    fakir. Padişah ona sert sert bakmış. Sonra aynı
    suali küçük vezire sormuş. Cevap:
    — Yüce sultanım. Bu zavallı ihtiyar zaten
    ömrünün sonuna yaklaşmış. Yoksulluk ve
    devletin ilgisizliği yüzünden bir yalana tevessül
    etmiş. Kaldı ki aldığı her kuruşu fakir fukaraya
    dağıtmış. Affetmek büyüklük alâmetidir.
    Büyüklüğünüzü gösterip bağışlayıveriniz.
    — Aslına huuu... Nesline huuu!.. demiş yine
    derviş. Padişah öfkeyle sesin geldiği yana
    dönerek kükremiş:
    Bizce bu sözün manası "Aslını da Allah'a
    havale ettim, neslini de!" olmalıdır. Böyle bir
    temenni iyiler için dua; kötüler için beddua
    makamında olacaktır.
    — Bre sen kim olasın ve niçin hep aynı şeyi
    söyleyip durmaktasın? Padişah huzurunda edep
    böyle mi olur?
    Derviş hükümdarı saygıyla selamlamış ve
    söze başlamış: — Haşmetlü hünkârım! Senin
    büyük vezirinin babası katırcı idi, onun için
    ihtiyarı katırlara sürütmek istedi. Ortanca
    vezirinin babası keşkek dükkânı işletirdi. Etin
    artığını da köpeklere atardı. O da babasının
    yaptığını uygun gördü bu ihtiyara. Şu küçük
    vezirine gelince. O asil bir vezir ailesinden
    gelmektedir ve vicdanı bu ihtiyara devlet
    himayesiyle mücazat etmesini gerektiriyor.
    Babasından da öyle görmüştü zira. Hepsinin
    sözleri, asıllarını ve fiillerini göstermekte. Ben de
    o sebepten "Aslına huuu; nesline huuu!"
    diyorum.
    Padişahın merakı artmış. Hayretler içinde,
    bu fakirin bütün bunları nereden bildiğini merak
    ederek sormuş:
    — Peki, derviş sen kimsin?
    — Ya sen, bugün kimi bekliyordun
    hünkârım?
    Sonra da önce küçük veziri, ardından
    kendini işaret ederek,
    — işte vezir; işte Hızır!... deyip ortadan
    kayboluvermiş.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük