Ebu'l ala afifi muhyiddin ibn-i arabi tam ismi ile islam düşünce sisteminin, başka bir ifade ile tasavvuf meclisinin meşhur ismidir. irrasyonel nazarı sebebiyle rasyonel ve özellikle mutezile akımı tarafından, şeyh'ul ekber diyenlerin aksine, kafir'ul ekber olarak tanımlanır.
Akdeniz kıyılarından yemen ve hindistan sahra ve nehirlerine kadar taraftarı olduğu gibi, tekfir edeni, eserlerini şerh edip reddiyeler kaleme alanlar ile doludur.
Fusulul hikem isimli eserinin nur ile başladığı ve olayın gittikçe sarpasarıp karanlaştığı isim olan ibni arabi, islam libası içinde ses olduğu lisan ve düşünce sistemi islam dini kitabı kur'an ile uçlardadır.
Kitapta ismi geçen 27 peygamberi sıralamasız gelişigüzel tasfilatla neşretmiş, metafizik ve felsefik açılımlarla esere müellif olmuştur. En çok tartışılan bu kitabında, garplıların teozofi, islam filozoflarının ise ilm-i ilahi veya marifetullah dedikleri bir disiplini temellendirmeyi hedeflemiştir.
Arabi'ye göre, özellikle musa ve harun beytinde, cehennemin sonsuz olduğunun bir yanılğı olduğunu söylemiş, allah'ın rahman ve rahim tecellisine uygun olmadığını dile getirip, bir sonraki paragrafta cehennemin cennetten ve içindeki lezizlikten daha leziz olduğunu söylemiştir. Bununla da metafizik haritasını genişletmeyi sürdüren arabi, allah'ın huvelbaki tecellisi olarak, rabbin vech'inin yegane kalacak şey olduğunu, cennetin ve cehennemin yok olacağını, dolayısıyla insanın da yok olacağını iddia etmiş, temelsellikten uzak bir risaleye imza atmıştır.
Hülasa, ehli tasavvuf'un ibni arabi'nin akıl ile anlaşılamayacağını, kalp gözünün açık olanların ancak anladığını söylerler.