Patron aslında önemsizdir. Çünkü konumu itibariyle ortadadır saklanamaz veya işçi sınıfına rol yapmaz. Patroncular tiksinçtir, bu ülkenin işçisi patrondan çok patronculardan çekti, havasından mı suyundan mı bilmiyorum, kendisi gibi bir insanoğlunu sermayedar diye, işveren diye, sırf beni sevsin ve kesenin ağzını biraz açsın diye bu kadar yalayan, bu kadar padişah gibi arkasını toplayıp onun işçi sınıfı arasında eli kulağı olan insanı herhalde başka ülkede göremezsiniz. patroncular yavşaklıkta master degree karaktere sahiptirler bunları fark ettiğinizde uzak durmalısınız, size de bir şekilde süslü konuşmalarla pisliklerini bulaştırabilirler.
Patronlar bunların önüne iki kemik fazla atınca patron gözlerinde haşa Allah olur bunların. Utanmasa, dogmatik bir dine yedi kuşaktan bağlı olmasa tapınır karşısında adamın. işte bu toprakların laneti de bu. Bu lanet her alanda kendisini gösteriyor, bu patroncular siyasette de aynı kafayla taraf tutarlar, sporda da fanatikleşirler. Siyasi iradenin fanatiklerini doğurması işte bundandır türkiye de. Dünya'da farklı mı? değil. Fakat bizim burada aktif siyasi iradeden nemalanan patroncu insancıklar, aynı siyasi irade işçiyi, fakiri ağlatırken, anasından emdiği sütü burnundan getirirken çıt çıkarmadan uslu bir puppy gibi patronların eteğinde güvenli bölgede izlerler. Bu artık toprakların karakteri olmuş. O yüzden bizim meclis ağalardan, zengin iş adamlarından geçilmez, üniversiteyi özel okumuş veya zor bitirmiş daha doğru düzgün diyalog kurmayı bilmeyen para babalarından geçilmez. işte o yüzden bunların yanında çalışan insanların kalitesi de bellidir, yeni doğmuş bebeğe tek taş yüzük alıp takarlar seviye budur yani, doluluktan ve deneyimden, bilgiden gelmeyen parayı harcarken ne kadar dikkat ederseniz edin gerçek yüzünüzü ortaya dökersiniz, kaba, aşırı lüks, abartı ve gereksiz görüntüler ortaya çıkarırsınız. işte aslında özünüzde siz o sunuzdur, konumunuz ve etiketiniz ne olursa olsun.
