kostüm ve mekan tasarımı harika olmasına rağmen konusu bir o kadar tırt olan filmdir. reynold denen ömür törpüsü amcayla alma adlı psikopat kadının aşk(?) hayatını anlatır. bu ikilinin arasındaki ilişkiyi romantik bulan kimselerin açıp bir beynini incelemek toplum sağlığı için elzemdir bence.
--spoiler--
reynold adlı amcamız; terzilik yapan, işine son derece düşkün, ölmüş annesine bir miktar takıntılı, ablası cyril olmasa evin yolunu bulamayacak adamın tekidir. dünya üzerindeki mevcut takıntıların yüzde on yedisine sahiptir, sabah yanında kızartılmış ekmek kemirsen ''gürültü yapıyorsun.'' deyip masayı terk edecek kadar rahatsız bir insandır. alma da zannediyorum ki bir miktar para ve rahat düşkünü olduğundan reynold'un tuhaf hareketlerine odasının kapısını çarpıp içine kapanarak tepki vermektedir. gel zaman git zaman reynold kıza bir iyi bir kötü davranınca, alma'nın ayarı bozulur, içindeki şeytani dürtüler bedenini ele geçirir (iyi abarttım ama, neyse). arka bahçeden zehirli mantar toplayıp reynold'u zehirler; reynold pamuk gibi bir adam olur, alma'yla hastalığı süresince iyi geçinir. zamanla eski hâline döner, hatta daha beter olur ama alma artık işi öğrenmiştir bir kere. bu sefer direkt reynold'un gözü önünde zehirli tarifini yapar, reynold yemeğini yerken onu zehirlediğini itiraf eder. reynold buna hiç kızmaz, hatta güle eğlene kusmaya falan giderler.
özetle, hem reynold'da hem de alma'da birtakım sorunlar vardır. alma'nın münchausen by proxy sendromundan hatta stockholm sendromundan muzdarip olduğunu söylüyorlar, reynold için de zehirlendiğinde gördüğü annesinin hayâlinden hoşlandığını söyleyebiliriz. filmin başlarında anlattığı gelinlik hikâyesini de düşünürsek reynold'a da fiyakalı bir sendrom bulabiliriz belki.
--spoiler--