iyiki de oldular. türkler allah'ın din-i mübinini yayma şerefine nail oldular. hz. muhammed (sav) bir hadis-i şerifinde;
"burunları yassı, çizmeleri keçi kılından yapılmış, gözleri kısık bir kavim vardır ki, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. muhakkak ki onlar pek haşin insanlardır." buyurdu. bu hiç şüphesiz hz. muhammed'in, muhammedîliğin müstakbel sancaktarı türk budununa gösterdiği müsamahaydı.
kur'an'ı kerim'de de hakk teâlâ;
"allah, içinizden iman edip makbul ve güzel işler işleyenlere kesin olarak vaad buyurur ki: daha önce müminleri dünyada hakim kıldığı gibi kendilerini de hakim kılacak, kendileri için beğenip seçtiği islâm dinini tatbik etme gücü verecek ve yaşadıkları korkulu dönemin arkasından, kendilerini tam bir güvene erdirecektir. çünkü onlar, yalnız bana ibadet edip hiçbir şeyi bana şerik yapmazlar. Artık bundan sonra kim küfrana saparsa, işte onlar yoldan çıkıp allah'a karşı gelmiş olurlar." (nûr 24/55)
ayetiyle her dönemde geçerli olabileceği gibi islâm dinini artık muhafaza etmekten aciz kalan arapların yerine türk kavminin idareyi devralacağının işaretini vermiştir.
ayrıca;
"eğer haktan yüz çevirirseniz, ben müsterihim, zira size ulaştırmakla görevli olduğum buyrukları size tebliğ ettim. rabbim dilerse, sizi gönderip yerinize başka bir topluluk getirir. ama siz o'na hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. muhakkak ki rabbim her şeyi denetlemektedir.” (hûd 11/57) ayetiyle de bunu tescillemiştir. talas savaşı'nın da etkisiyle allah, türk ulusunu kendi dinini müdafaa etsin diye vazifelendirmiştir.