kahvehanelerden tutun da, mezarlıklara, hamamlardan, tapınaklara ve dönemin mesleklerine kadar, günlük yaşamın bir çok alanına değinmiş yazar. Modern istanbul'un öncesine dair merak ettiğim hemen hemen her sorunun ucundan bucağından bir cevap bulabildim.
'istanbul'un gündelik hayatı, birbirini izleyen ve temelde birbirinden farklı üç ayrı dönemin ürünüdür' diyor henüz kitabın ilk cümlelerinde.
1453-1520 yılları arasına birinci dönem diyor ve şöyle tanımlıyor; şehrin sakinlerinin şehri tanimaya başladıkları, geleneksel kültür varlıklarını ortaya koyarak gündelik hayatın inşa etmeye başladıkları dönem. Bu döneme, 'kuruluş dönemi' deniyormuş.
1520-1703 yılları arası ise ikinci dönem diyor ekrem isin; 'istanbul'u istanbul yapan kültürel değerlerin, öğelerin keşfedildigi, yapılandığı dönem' kısaca açıklamak gerekirse. Şehrin, tarihsel kişiliğini ise bu dönemde kazandığını yazmış ve sebepleri uzunca açıklamış. Bu tarihsel sürece ise 'klasik dönem' adı veriliyormuş.
18. Yüzyıl başlarından, 20. Yüzyıl başlarına kadar yaşanan dönem ise, tanzimat'ın da etkisiyle, 'modern dönem' adı verilmiş. Şehrin kendisine ve yarattığı imgeye yabancılaştığı, kendini ifade edebilecek yeni sözcükler aradığı, zamana karşı tarih içinde yapılan bir koşu olduğunu yazmış.
