çok da şaşırtıcı bir durum değildir,yetenek gerekip gerekmediği bilimsel olarak kanıtlanmamıştır,ancak küçük yaşlarda alınan eğitime göre değişim gösterebilir.anaokulu çağından sonra çocukların dil öğrenme gelişiminin neredeyse tamamlandığı ve aradan geçen 3-4 yıl içinde dili verimli kullanma kabiliyetinin son raddeye geldiği düşünülünce o yaşlardaki dil öğreniminin önemi anlaşılabilir.şöyle diyebiliriz ki,çocuk yaklaşık 13 yaşına kadar ana dilinde ya da başka dillerde öğrendiği kavramları beyinde kelime ve cümle kurma gibi sorumluluğu olan bir bölgeye atar ve bu bölge sayesinde diğer dilde de düşünmeden velhasıl spontane olarak bu dili konuşur,kavrar.
gelelim diğer mevzulara,bir dili bilmekle konuşmak ayrı şeylerdi.mesela ingiliz dilini tam olarak biliyorum diyen bir kişinin kastettiği iş portacı ingilizcesi olmamalıdır.o dildeki cümle türleri ve imla üzerinde yeterince bilgi edinmenin yanında amiyane bir tabirle söyleyecek olursak bu işte mesleki dili de bilmek lazım gelir.dediğimiz üzre filologluk ve arkeologluk dışındaki mesleklerde kişinin dili gerçek anlamıyla bildiği söylenemez ama işlerini görür mü derseniz tabii ki görürür zaten burda işimiz onları küçümsemek değil olaya geniş bir bakış açısı getirebilmek.
bu konuya daha bir açıklık getirecek olursak,alta yazacağım kelimelerinin kökenlerinin sözlükte fazla kişinin bileceğini sanmamaktayım: