Rousseau kendi çağındaki aydınları yapmacık buluyordu. Entelektüel birikimin ve aydınların halktan ziyade kendi şatafat, lüks ve özbenliklerine hizmet ettiğini düşünüyordu. Hatta bu yüzden Hz. Ömer’in kütüphane yakışını dahi savunmuştur. Ona göre aydınlar ve aristokratlar Özgür, mutlu ve eşit bir toplumun önündeki büyük bir engeldi.( matematik, coğrafya, geometri vs. Her şeye sahibiz ama medeniyetimizi kaybettik) . Konuyu dağıtmak istemiyorum ama Sineklerin Tanrısı’nda da bizzat Piggy yani domuzcuk karakteri bir aydındır ve eğer kitapta fark ettiyseniz Piggy hep bir şeylerin nasıl yapılmasını gerektiğini söyler ancak hiçbir zaman yardım etmez. Bu bir bakımdan aydın kesimin alt tabakaya üstten bakışını ve hiçbir zaman elini taşın altına sokmadığının sembolüdür.
- Rousseau insanların aydınlanma çağı yüzünden aldatıldığını, tahrik edildiğini ve yozlaştığını düşünüyordu. Daha da kötüsü ve bu yozlaşmayı aydınlanma diye kutluyorlardı. Rousseau aydınları gerçek mutluluk ve özgürlük yerine üst kültürü seçmiş mutlu köleler olarak görüyordu.