Her yönüyle bir cem yılmaz filmi. Gerek mizah, gerek türkiye için bu denli deneysel olması, gerek kadro.. bu liste uzar gider. Ben cem yılmaz'ı ve yapmaya gayret ettiği şeyi seviyorum, kim ne derse desin. ahmet uluçay'ın sevdiğim bir lafı var; 'bir derdin olacak, bir karın ağrın olacak' der. cem yılmaz'ın da derdi bu; sinema yapmak. Herifin bir karın ağrısı var. Bu yüzdendir bir filme bu denli çaba göstermesi, para harcaması. Ee şimdi doluşur 'para için yapıyor yaw?' Diyecekler, onlara ve akit, sabah gibi yandaş gazetelere şimdiden cevabı vereyim: sinema, maddi kaygı güdülen bir sektör. elbette cem'de para kazanmaya bakacak. Para için bile sinema yapıyorsa, bu işi iyi yapıyor. bir değil, on bilet feda olsun böyle filme. güzel bir iş yapmaya çalışmışlar ve yapmışlar. takdir edin ve susun. siyasi meseleleri bunlara alet edip; 'film gişede çakıldı yawww' demeyin, çünkü yanılırsınız. cem ara sıra bunları deniyor. Misal; ali baba ve yedi cüceler.
neyse, zır cahillere laf anlatmaya devam edersem, filmlere geçemeyeceğiz. en iyisi şimdilik tüm bunları bir kenara bırakalım ve filmlere geçelim. bildiğiniz gibi, hemen hemen birer saat olmak üzere 2 film izliyoruz. bu yüzden de filmin adı 'karakomik filmler iki arada'.
ilk izlediğimiz hikaye ayzek adlı karakterin etrafında şekilleniyor. ayzek, gemide çalışan, kendi halinde, günlük dertler arasında kaybolmuş bir mürettebat. bir kıza aşık ve sorunlu dönemler geçiriyor. kısaca bahsetmek gerekirse konu bu, lâkin filmin en sorunlu kısımları da, ayzek'in hikayesinin anlatıldığı kısım. ayzek'in hikayesi gerçeklikten koptuktan sonra ister istemez tempo ve ritim değişikliğini kaldıramadim, film birden bambaşka bir noktaya döndü. Heyecan verici bir hal aldı mı? Belki. Ama bu rahatsız edici bir gerçek. bu konuda, anlatılan ilk hikayenin ciddi sıkıntıları var. bunun dışında, karakterler ve konu öylesine ilginç geldi ki bana, içine çekti götürdü. sanki bir kaç dakika geçmiş gibi güldüm, eğlendim ve ayzek'in hikayesi bitti. e, işin içine bu girince, diğer sorunlar pek de önemli gelmiyor
gelelim diğer hikayeye: 4 arkadaşın kısa bir kaçamağı anlatılıyor. adını da bundan alan hikayenin, ayzek'in hikayesinden daha sürükleyici olduğunu söyleyebilirim. görsel efektler yerinde ve güzel kullanılmış, ki bayıldım. özellikle arif ve 216 filminin son kısmıyla kıyaslayacak olursak, şahane olmuş. 'Geliş' adlı filme epeyce gönderme var. bu da yüzümde kocaman bir gülümseme bıraktı.
bunların dışında, sinematografi ve sanat yönetimi bence başarılı. gözüme çarpan herhangibir ciddi sorun yok. nur topu gibi iki film. şimdi sıra diğer ikisini beklemekte.