Unutulmuyormuş. Arada geliyormuş yine. Mutluyken de vurabiliyormuş bazı hisler etkileyebiliyormuş insanı durduk yere. Dersten kalkıp yatağa gittiğinde aklına gelen bir şarkının sözü de düşürebiliyormuş adamı tribe. Sonrası klasik zaten. Eski çalma listeleri, eski fotoğraflar, akla gelen anılar. Onlarca kadın, yüzlerce hikaye, değişen konumlar, çevreler, arkadaşlar, uzun ilişkiler, devrilen şişeler, biri sönemden yanan sigaralar, okunan romanlar, yeni hobiler, ilgi duyulan sanatlar, araya giren yüzlerce kilometre, yıllar... geçirmiyormuş hatırdakilerin izini. Özlem mi, halen duyulan bir sevda mı, çektiklerimin acısı mı bilemiyorum ama hala bir yerde, bildiğim bir yerde, sağ olduğunu bilmek bu süreçte onun neler yaptığını tam olarak bilememek, neler yaşadığını, nelere gülüp nelere üzüldüğünü bilememek, neler dinleyip neler giydiğini bilememek koyuyor adama. Çok kötü bir zamanmış ayrıldığımız zaman bunu çok net anlıyorum. insanın tam değişmeye başladığı, olgunlaşıp bir şeyleri farketmeye başladığı zamanda sona ermiş, öncesindeki gelişimini çok yakından izlediğin insanın şu an nasıl biri olduğunu bilememek koyuyor. Koyuyor sözlük beni üzdükten sonra beddualarımın tuttuğunu bilmek ve yanında olamamak, artık onun eskisi gibi bir parçası olmadığımı bilmek koyuyor. Yaşattıklarından sonra ona hala nasıl değer verdiğimi, onun halen bir parçammış gibi olduğunu bilmemesi koyuyor. Onun yüzünden mi deriz sayesinde mi deriz bilemiyorum yaşadığım değişimin farkında olmayışı koyuyor sözlük. Birlikte olduğum her kadında, her arkadaşımda, yaptığım her etkinlikte biraz da olsa aklımda olduğunu bilmeyişi daha kötüsü bilse ne tepki verirdi bunu kestiremeyişim koyuyor be sözlük.