Emperyalizmin pompaladığı hayat felsefesi. Haz peşinde koş. Tüket. Yine koş. Yine tüket. Kısır döngü. Tabi maddi imkanların yerindeyse. Ya yoksa? işte sorun burada başlıyor. Toplumda sosyal anlamda uçurum var. Gelir adaletsizliği had safhada. Ee ülkede sosyal adalet yok. Hukuk ise adaletten uzak. Yaşam şartları acımasız. Zengin daha zengin. Fakir daha fakir. Zaten çalışmaktan üretmekten mücadele etmekten uzak yetiştirildiler. Gençler de gemisini yüzdürenin kaptan olduğunu, kendi başlarının çaresine kendilerinin bakmasının gerektiği kanaatine varıyor. Bu bozuk düzendeki hiyerarşiyi görünce doğru olan kişilerin enayi yerine konduğu, zayıfların ezildiği, çalmayanların dışlandığı, arkası olmayanların hayat hakkının olmadığı, namussuzların ahlaksızların şerefsiz ve haysiyetsizlerin alkışlanıp sefa sürdüğünü görünce de otomatikman kendi kendine şunu soruyor: bize anlatılan din ile yaşanan hayat örtüşmüyor. O zaman bu müslümanlar sahtekar. O zaman din yalan haşa allah yok. Olsa neden hesap sormuyor? Düzen neden değişmiyor?
Zehabına kapılıyorlar haliyle. Çünkü yeni nesil hiç bir şeyi sormayan sorgulamayan olduğu gibi kabul ve itaat eden bir nesil değil. Hepsi zeki (bakın zeki diyorum, özellikle akıllı demiyorum) hepsi uyanık. Hepsi kısa yoldan hayatını kurtarmanın peşinde ve çoğu da saf. Dini kullanarak dindar gözükerek yalandan müslüman imajı takınmak yerine zaten bilmedikleri hakkında doğru dürüst araştırma yapmadıkları hiç tanımadıkları dini komple inkar ederek kısa yoldan hedefe varmak istiyorlar. Çünkü gözlerine sokulan nimetlere erişimde din onlar için para etmiyor. Hatta engel bile teşkil ediyor. Çünkü müslümanların itibarı 10 paralık olmuş vaziyette. Gençler bu vaziyetten utanıyorlar. Hem Müslümanların suçlarının kabarık olmasından, hem hiç durmadan dinlenmeden aralıksız ve kesintisiz dışarıdan pompalanan ahlaksız neşriyattan ve dejenere enformasyondan, hem sosyal çevreden, hemde bilinçsiz dinden uzak yaşam sergileyen ailelerden hem ülkedeki tüm olumsuzluklardan etkilenip kendilerince bunu alayına isyan tarzında sergileyip dinsizliği bir kurtarıcı gibi görüyorlar. Kabaca ozetleyecek olursak;
Ülkenin yetişkinleri ne kadar dindar ki gençleri dindar olsun? Kim gençlere örnek olacak? Toplum mu? Aile mi? Medya mı? Sosyal çevre mi? iktidar mı? Muhalefet mi? Siyaset mi? Devlet mi? Kim? Bu ülkede insanlar maddiyattan para peşinde koşmaktan dinlerine sahip çıkıyorlar mı ki gençlerine sahip çıksınlar? Din kimin umurunda ki? Gençler kimin umurunda?