wuthering heights

entry78 galeri
    77.
  1. ''beni gözünde bir aşk romanı kahramanı olarak canlandırdı ve benim şovalyelere yaraşır bağlılığımda sınırsız bir hoşgörü bulacağını umdu. beni masal kahramanlarına benzetmekte ve kendiliğinden uydurduğu bu yanlış izlenimlere göre davranmakta öyle diretti ki, kendisine aklı başında bir insan gözüyle bakamıyordum doğrusu.

    çılgınca tutkusu ve kendisiyle ilgili düşüncelerimi söylediğimde ne kadar ciddi olduğumu anlamakta gösterdiği yeteneksizlik de artık geçti. kendisini sevmediğimi anlaması için görülmedik bir çaba harcaması gerekti.''

    heathcliff

    'bunu açıklamam mümkün değil. ama mutlaka sen ve de herkes insanın kendisi dışında da bir varlığının olduğunu ya da olması gerektiğini düşünüyordur. sadece bu bedende hapissem, yaradılışımın anlamı ne olabilir? bu dünyada hangi büyük acıları çektiysem bu acılar heathcliff'in de acıları oldu. o acıların her birini en başından ver müşahede ettim ve hissettim. hayatta en büyük düşüncem odur. her şey yok olsaydı ve bir tek o kalsaydı da ben var olmaya devam ederdim. her şey yerli yerinde olsaydı ve bir tek o yok olsaydı bütün kainat tümüyle bana yabancı bir yer olurdu. kendimi onun bir parçası gibi hissetmezdim. linton'a olan sevgim ormandaki yeşillikler gibidir. kış gelince ağaçlar nasıl değişiyorsa eminim zamanla benim bu sevgimde değişecektir. heatcliff'e olan sevgimse o ormandaki ölümsüz kayalıklar gibidir. kayalıkların görüntüsü pek hoş değildir ama onlarsız olmaz. nelly, ben heathcliff'im. o hep ama hep benim aklımda illa keyif verici bir düşünce olarak değil, nasıl ki ben kendimi düşünmekten hep keyif almıyorsam. ama o sanki benmişim gibi hep aklımda. onun için bizim ayrılacağımızdan bahsetme bir daha. bu olabilecek bir şey değil.''

    cathy

    gibi acı satırlara sahip kitap...

    fakat o ''nelly, i am heathcliff!'' cümlesini bir türlü aşamadım.

    o kadar tanıdık ki...

    onun acısının senin acın, onun düşüncelerinin senin düşüncen, onun hislerinin senin hislerin olduğu; onun yerine düşünüp, onun yerine üzüldüğün, onun yerine acı çekip, sadece o mutluysa mutlu olduğun ve yavaş yavaş, farkında olmadan kendi ellerinle yarattığın 'o', içinde öyle bir hale geliyor ki, 'sen'i kaybediyorsun.

    o geriye dönüp kendini aradığında, aradığın şeyin neye benzediğini dahi hatırlayacak kadar 'o'na dönüştüğünü farkettiğin o an var ya. hani kendine hiç bu kadar yabancı, bu kadar unutulmuş, uzak kaldığını farketmediğin, o ciddi şekilde kanadığın o an var ya, bana hep bi birhan keskin dizesiniz hatırlatır.

    "seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp,

    sanki senden bahsetmiyormuş gibi,

    sanki benden bahsetmiyormuşum gibi,

    hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi,

    fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana"
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük