özlem " yeniden gelecek misin bana -hep? " sorusuna artık yanıt bulamama konumudur.
" ne zaman hiç gitmeyeceksin? " sorusunu ise daha hiç sorulamadığı konum.
özlem, şimdi - burada, senin bulunduğun yere yağan yağmurun, o'nun bulunduğu yere de yağması konusundaki ikircikliliğindir: "keşke burada, yanımda olsa da, yağmur birlikte yağsa üzerimize - keşke orada, yağmur yağmasa üzerine de, ıslanmasa. "
özlem öyle olur ki, sanki dünyanın ortasında, her şeyi anlamsız kılan bir boşluk uzanmakta; gelip, özleyenin de içinden bir kesit gibi geçmektedir.
özleyen, bunu duyduğunda, bütün dünyaya sanki bir sisin ardından bakar gibi olur; bir şeylerin olması, ne gereklidir ne de anlamlı - boşluk uzanır her şeyin -dünyanın, özleyenin- içinde..
özlem, her şeyi kaplayan boşluktur.
özlem çeken çıkar yolu olmayandır -yönünü yitirmiş olan..
değil başkası, kendisi bile yol gösteremez, özlem çekene.. kimse..
özlem, uzaktan, saatlerce zamanın ve kilometrelerce uzamın ötesinden uzanıp - yanıt alamayacağını bile bile sorar:
yattın mı, rahat mısın?
uyu artık..
iyi geceler..
" dün buradaydı "
" yarın gelir belki "
" keşke şimdi burada olsaydı "
özlem geçmişin de, geleceğin de şimdi olmasını ister.
özlem bütün zamanı şimdi ister.
özlem zamanı kendisine ister..
özlem dilektir:
lütfen bu gece üşümesin.
lütfen bu gece acılanmasın.
lütfen bu gece rahat uyusun..
özlem yanında olamamaktır
her ediminde ve adımında
özlem, olamamaktır.
özlem, ne yalnızca sen, ne yalnızca bendir - özlem, bizdir. özlem biziz..