''sevgiyle arzu arasında bir ayrım gözetmek için daha sağlam ve daha ince bir neden vardır. bir şeyi arzu etmek, kuşkusuz o şeye sahip olmaya doğru ilerlemektir ("sahip olmak" burada bizim bir parçamız olmasını istemek anlamındadır). bu nedenle arzu, doyurulur doyurulmaz söner, doyumla birlikte sona erer. oysa sevgi sonsuza dek doyumsuz kalır. arzunun edilgen bir özelliği vardır; bir şeyi arzu ettiğimde, aslında arzu ettiğim şey o nesnenin bana gelmesidir. yerçekiminin merkezi olarak ben, her şeyin benim önüme düşmesini beklerim. sevgi arzunun tam tersidir, çünkü baştan sona etkinliktir. sevgide nesnenin bana gelmesi yerine ben nesneye giderim ve onun bir parçası olurum. sevgi eyleminde iki kişi kendilerinin dışına çıkarlar. belki de doğanın insana, kendisinin dışına çıkıp başka bir nesneye yönelme olanağını tanıdığı en yüce etkinliktir sevgi. o bana doğru gelmez, ben ona doğru çekilirim."