bir piyanonun la sesi gibi dinlendiriciydi ellerin,
ne zaman dokunsam, bir melodi çalınırdı kulaklarıma,
dokunana kadar ellerine sağırmışım aslında,
bir güzel keman ve yayını andırırdı kaşların,
ağlamaya direnen bir adamın sesindeki titreme tınısında çalınırdı kulaklarıma gözlerin,
en karışık notalardan oluşmuş bir eserdin gözümde,
ve bu eseri hakkıyla anlatmanın,
tek yoluydu bakışların.
devasa bir kanun gibiydi saçların,
her telinde farklı bir ses duyardım dokununca,
ve bir virtüöz edasıyla çalardım onları,
hem de tek elimle,
kabul. belki bir chopin olmazdım belki,
ama daha güzel bir şey çalacaktım ben.
izin verseydin.
vermedin.
aslında haklıydın,
düğün çalgıcıları kadar varoş ve tiksindirici göründüm gözüne,
ya benimsin, ya toprağın çalardım durmadan.