Kalplerde bir yaradır bu fâcia, kalplerde bir hüzün. Ne zaman konusu açılsa ya da ne zaman bir yazıya/videoya denk gelsem gözlerim dolar.
4 nisan 1953 günü nato tatbikatından dönen dumlupınar denizaltısı çanakkale boğazında gecenin karanlık saatlerinde isveç bandıralı bir şileple kafa bölümünden çarpıştı. çarpışmanın ilk etkisiyle 5 denizci askerimiz yüzerek kıyıya ulaşmayı başardı ve bu fâciâdan kurtulabilen yalnızca onlar oldu. Geriye kalan 81 denizcimizden 59'u çarpışmayla birlikte vefat ederken 22 denizcimiz denizaltının kıç bölümünde bir odaya sığınarak hayata tutundu. Bu sırada denizaltı 90 metre derinliğe battı.
Hemen yüzeye iletişim şamandırası gönderildi denizaltından. Geleceğin cumhurbaşkanı tümamiral fahri korutürk yönetiminde kurtarma çalışmaları başladı. Bu süreçte denizaltıyla kurulan iletişimde ''sigara içmeyin, zorda kalmadıkça konuşmayın, türkü söylemeyin ve oksijeni idâreli kullanın'' denildi.
çalışmalar esnasında hiçbir dalgıç denizaltının bulunduğu 90 metreye inemedi. En çok 80 metreye inen dalgıç da baygın olarak yüzeye dönebildi. saatler ilerledikçe çâresizlik, yetersizlik ve acı gerçek yüzümüze vurdu. teçhizat yetersizliği sonucu denizaltıya ulaşamadık ve 22 denizcimizi kurtaramayacağımız meydana çıktı. en son olarak iletişim şamandırasından kendilerine ''konuşup türkü söyleyip sigara içebilirsiniz'' denildi. askerlerimiz ''vatan sağ olsun, hoşçakalın'' cevâbını verdi. ilerleyen anlarda bağlantı da koptu.
Fâciâdan 3 gün sonra 7 nisan 1953'te kurtarma çalışmaları tamamen durduruldu. 22 denizcimiz teçhizat yetersizlikleri, donanımsızlıklar ve çâresizlik sonucu oksijen bitimi sonucu vefat etti.
Her yıl 4 nisan günü çanakkale boğazında şehitlerimiz anılmakta. Kazâ bugün olsaydı denizcilerimiz 3-4 saatte tahliye edilebilirdi.
Nasıl bir duygu acabâ 72 saat içinde öleceğini bilmek. Hepsi de ''vatan sağ olsun'' derken nasıldı?
Yıllardır bu fâciânın çâresizliği neden sinemaya aktarılmaz derdim, neyse ki filmi kalabalık bir kadroyla çekilmiş ve şubat 2020'de vizyona girecekmiş. onlar için tek yapabildiğimiz bu maâlesef.