ona ne söylemek isterdin

entry61 galeri
    15.
  1. Merak etmedin hiç ama söyleyim.
    Tüm çiçekleri çok seviyorum ancak en çok gülleri seviyorum. Özellikle kırmızı olanları.
    Bu dünyada hiç olmamışcasına kaybolup gidiyorum yapraklarına dokunurken. Hep vaktim olmadığı öğretildi bana. Hep bir şeylere yetişmek veya bir şeyler yetiştirmek zorundaydım. Durup biraz dinlenmek çok uzun yıllar lüks oldu benim için. Bu sebeple son yıllarımda hazır kavuşmuşken sessizliğe bol bol dokunuyorum çiçeklere, kuşlara, yapraklara, ağaçlara. Durup biraz kaçırdığım yerden kavuşuyorum ince ayrıntılara. Elimi her bir detayında gezdiriyorum. Yaşadığımı hissettiriyor bir o kadar da yaşamdan kopartıyor. Bu sebeple her ağaca, çiçeğe, dala dokunuyorum.
    En sevdiğim renk siyah. Sırf siyahından karanlığı da seviyorum ya! Uzay boşluğunda yüzmek gibi hissettiriyor siyah bana. Sanki eve dönmüş gibi...
    En sevdiğim ses anahtar sesi. Onca evsizlik, açlık, susuzluktan sonra öyle çok sakinleştiriyor ki beni o ses. Öyle huzurlu hissettiriyor ki...
    Ağaçların kokusunu alabiliyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Her kokuyu alabiliyorum. Çok uzaktan dahi kan, demir, ağaç, çiçek, çocuk, bebek kokusu alabiliyorum. Kendime dair en sevdiğim şey bu sanırım. Bir de kokunu çok sevmiştim. Kokunu sevmiş olmak da mutlu edici.
    En sevdiğim bir şarkı yok. Hangisi o an bastırıyorsa içimdeki sesi o en sevdiğim şarkı oluyor.
    Hem allahı çok seviyorum hem şeytanı. Şeytanın allaha aşık olduğuna inanıyorum. Allahtan asla korkmadım hep merhametinden emin ona sığındım yalnızca. Şeytan ise bana hep başım dik bildiğinden ve aşkından şaşmayan o yanımı tanımladı. Ancak allaha bazen çok kızıyorum bu yaşama ve bu bedene beni bıraktığı için. Geceleri başımı yastığa koyduğumda yine allaha sarıldığımı düşünüp uyuyorum ama kızıyorum da işte.
    Ah bir de küçükken allahı annem zannediyordum. Beni dünyada yanlışlıkla unuttuğunu ve gelip bir gün bulacağını sanıyordum. Yaşadığım her travmada gözlerimi kapatıp kendime sarıldım ve allah olan annemin gelmesini bekledim saatler, günlerce, aylarca, yıllarca... Belki hala... Ama gelmedi. Sanırım kızgınlığımda bununda payı var.
    Yalnızlıktan aslında çok korkuyorum. Ancak yalnız bırakılmaktan daha çok korkuyorum. Bu sebeple yıllarca hayatımın tüm gerçeklerini açmaya asla cesaret edemedim. insanlar yalnızca hayatımın yakınlarından geçip gittiler. Kimseyi içime alamadım. Bu duvarı kıran yalnızca sen oldun. incitmeyeceğine inanmıştım. Her neyse. Yalnızlıktan korkuyorum ama bunu da kimse bilmiyor.
    Film izlemeyi sevmiyorum. Başkalarının hikayeleri yalnızca kendi hikayemi sindirebildiğim zamanlar bana bir şeyler ifade edebiliyor. işte ancak o zamanlar izleyebiliyorum. Ya da kendi hikayemi ordaki hayallerle değiştirmek istediğim zamanlar.
    Kitap okumayı çok seviyorum ancak tüm romanlara ve tüm yazarlara kızgınım. Tanrı gibiler. Karakterlere kendi kafalarına göre bir kader yazıp son biçiyorlar. Hiçbir romanın sonuna gelmedim onun için. Karakterler zihnimde hep özgür kaldı ve hep istediği sonu yazdı.
    Hep aşka aşık yaşadım. Uzun bir zaman hayatımın yalnızca biriyle tamamlanacağına inanıp bekledim sonra birini buldum tam tamamlanırkeno bir başkasında bütün oldu, inancımı yitirdim. Uzun bir zaman sessiz kaldım aşka karşı. Sonra sen geldin. Apar topar yine içinde buldum kendimi tüm o duygu kalabalığının. Kaçamadım. Sonra anladım ki bazılarımızın sınavı yarım kalmakmış. Hayatın anlamını aşkta aramaktan vazgeçtim o sebeple.
    Kardeşim hayatımın tek anlamı olabilir. O beni asla affetmedi ancak onun geride kaldığında yaşayacağını bildiğim o travma intihar etmememin tek sebebi.
    Annemi çok sevdim tüm ömrüm boyunca. Onu kaybetmekten öyle çok korktum ki çocukluğum boyunca beni terkedip gitmesinden öyle çok korktum ki... Çocukluğum hep korkarak geçti. Büyüdüğümde ise bu tüm bedenimi ele geçirdi. Kaybetme korkum burdan geliyor aslında. Ancak bu hayatta en çok seni kaybetmekten korktum. Öyle ki hala rüyalarımda defalarca kez kaybediyorum seni. Rüya görmemek için uyumak istemiyorum artık.
    Leo ve Masal ise hayatın bana en güzel hediyeleri. Defalarca kez ölümün eşiğinden öyle bir döndürdüler ki beni... Kedilerimin dahi beni sevdiğine inanamıyorum ama hayatımda bu kadar koşulsuz yalnızca onları sevebiliyorum. Bu beni tutuyor.
    Kendimi kendi bedenimde pek çok kişi olarak yaşıyorum ve bunu çok seviyorum. Her biri ayrı bir yönümden doğan bir karakter. Sürekli oyun oynayan, koşuşturan 6 yaşındaki kız çocuğu, 60 yaşındaki o bilge şifacı kadın, 17 yaşındaki o ilgi delisi ergen, 19 yaşındaki o sürekli saç savurup en güzeli benim havalarında gezinen genç kız, 21'inde bedeninden de kendinden de nefret eden(aslında ettirilen) o kadın, 30'unda o dimdik duran kendi ayakları üstüne çok sağlam basan güçlü ve cesur kadın, 35'inde artık yorulup çökmüş o bitik ceset... Kafamın içinde milyonlarcası var ve her biri yer değiştiriyor gün boyunca. Bazen ayak seslerinden yorulsam da bu kendimi algılamamı kolaylaştırıyor.
    ilaçlar beni çok yoruyor ama bir yerim ağrıdığında veya yorulduğunda söyleyemiyorum artık. Astım krizi geçireceğimi anladığım anda eğer yalnız değilsem kendimi banyoya kapatıyorum. Sakinleşip ilaç etkisini verene kadar orda kalıyorum. Sen burdayken de geçirmiştim. Ancak utanıyorum hastalıktan.
    Bunun aksine ise yara izlerimi ve kesiklerimi çok seviyorum aslında. Tüm yara izlerim bir hikayeye sahip. Bakanlar her ne kadar öyle görmese de aslında hepsi bir yeniden doğuşun hikayesi. Sadece çocukken dizlerimde oyun yaraları olmasını çok isterdim. ilk dizim 12 yaşımda kanadı o da oyun oynadığım için değil ayağım kaydığı içindi. Bir oyun yarası olmasını çok isterdim dizimde ama hep eve kapanmak zorunda kaldım. Bisiklet sürmeyi öğrenmeyi biraz da bundan istedim aslında. 6 yaşındaki o kıza hediye bir nevi.
    Anne olmayı da hep çok istedim aslında. Ancak zamanla öyle çok korktum ki bundan... Bir çocuğu bunca yarışa, böyle bir hayata sokmak çok zalimce geldi. Büyüyorum sanırım. Çözemiyorum.

    Beni hiç tanımadın. Hiç içimi açamadım sana. Hep ya giderse korkum vardı. Yine tanımadın. Hala tanımıyorsun. Hayatına girdiğim o kısacık 2 ayda sadece bir sevgilin oldu, sadece elini tuttun, gezdin, eğlendin, demiş olmak için seviyorum dedin fakat hiç sevmedin. Hiç tanımak için çaba göstermedin. Beni tanımadın ama ben sana kendimi anlattım.

    Bu kadar. Sadece beni tanımanı çok istemiştim...
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük