Saçma bir fikir için yarım saatim gidecek ama gitsin. Yazıcam. Toplanın...
Yok olmanın doğasını açıklayamamak hep dini ritüelleri değersizleştirmeyi beraberinde getirir.
Neden varız ve neden yok olacağıza bir çözüm üretemezsen "cennet saçma toplumları uyutan afyon" "para için uydurulmuş bir ritüel" gibi yakıştırmalarla dinin mantığının altını oymalısın. Başka türlü bir çıkarım yapman imkansızdır. Cahilliğe suç atmak cahillerin en bilindik yöntemidir. Tutar da bu. Dini cahillerin uydurması olan bir mecburiyet olarak gösterirsin. "hani nerde tanrı" gibi basit bir mantıktan yola çıkıp fiziksel tüm realiteleri sıralarsın. Rakamları kullanarak şiir yaz demek gibidir bu. Fizik ötesini fiziğe indirmeye çalışırsın. Varlık ve yokluğun tanımlı olmamasını atomların ördüğü bir boyuta taşıtmaya çalışırsın.
Ölümün koca bir boşluk olduğu yada dünyadan öncesinin ne olduğu bilim için gizemdir.
Zaten bilim kanıtlayamadığı bir şeye inanmaz. 150 yıl önce bilinmeyen bir gerçek bugün bilimsel bir olarak kabul görüyor. Bilim insanoğlunun tecrübesi ile kaim. Yani bizimle yaşıt. Biz ne bilirsek bilim de onu biliyor.
Din ise belki de en eski varoluş formu. insan kendini bir yaratıcının varlığına inanmaya mecbur hissediyor. Galaksinin bu kadar büyük olduğunu bilmediğimiz, ışığın hızını ölçemediğimiz, karşıt maddeyi bilmediğimiz zamanlarda da din büyük bir olguydu. Ama zamanın ruhu, evrendeki tesadüflerin sayısını daralttıkça, bir tasarımcıya muhtaçlığımız da artıyor. Bir gün belki bilim "evet bir yaratıcı olmalı" görüşünü kabul edecektir? Ama bu işte sevgili yazarlar bu fiziksel varlığın son raddesi olarak bilim üstü bir konuya temas etmeye başlar ve herşey baştan yazılır.
Neden mi herşey baştan yazılır.
Kilisenin neden dünyanın yuvarlak ve düz oluşunu önemsediğini hiç düşündünüz mü? Milleti neden idam ettiklerini? Yargıladıklarını? Çünkü incil evrenin merkezinin dünya olduğunu söyler. Galilei haklı çıkarsa biliyorlardaki, inançlarındaki bu değişiklik olağanüstü bir eksen kaymasına yol açaçak, papalık bir yenilenme geçirecekti. Nitekim de öyle oldu.
Bilim bir tasarımcıya muhtaç olan evreni keşfettiğinde, dünya ve fiziğin bir önemi kalmayacak. Zira o zaman, bilim ölçemeyeceği bir eşiğe girmiş olacak. Bu nasıl bir eksen kaymasına yol açar?
Zaman içinde zaman kavramını ilk kez behlül dana'nın bir hikayesinde duymuştım. Allah bir saniyeye 10 asrı sığdırır diyordu. Ve bir zaman içinde zaman anlatısı ile bu konu örneklendiriliyordu. Sonra Gazzali Allah'ın belli bir zaman dilimine ait olmadığını söylüyordu? Zaman fizikseldi. Tanrı ise değil. Tasavvuf bunu söylediğinde saçma oluyor ama Nolan interstellar'da bahsedince imdb ilk 25'e giriyor. Nolan'ı da severim Gazzaliyi'de.