Az önce aldığım kitaptır. Açıkçası yıllardır alıntılarını görünce cidden bu çok can yakıcı bir kitap diye düşündüğüm kitaptır.
Oğuz Atay kanımca kafasının içerisinde fırtınalar kopan; ama belki de bunu etraftan özellikle suskunluğuna sığınarak saklayan biriydi. Bu bağlamda kendime çok benzetiyorum. Dolayısıyla bu kitapla ilgili ilk çekincem, kafamın içerisinde dönüp duran ama seslendirmeye cesaret edemediğim şeyleri dile getirmiş olması sebepliydi.
Genellikle son birkaç yıldır yazdığım yazıları okumuyorum mesela, hatta bazen yok ediyorum. Çoğu zaman yazdıklarımın ağırlığına dayanamayacağını düşündüğüm kalemim ise beni her defasında şaşırtıyor. Bu bakıma bana ne kadar da benziyor.
Konuyu çok dağıttım. ikinci çekincem ise kitabın okuyuşunu hiç rahat bulmayacak olmamı bilmem. Bazıları yalın bir dil kullanımı olmaması, kitabın uzun olması gibi sebeplerle benimkine benzer fikir belirtmiş olabilir; ama benim dile getirdiğim husus sadece kitap üzerine fazla kafa yoracağımı ve bu düşünmeler üzerine içsel bir hesaplaşmaya girişip; son zamanlarda büyük bir özenle kaçındığım gözden geçirmeleri yapacak olmamla ilgili.
Üçüncü ve bana göre en önemsiz çekincem ise oldukça az zamanım olan bu senede bu işe girişecek olmam.
Kitabı ilk defa elime neredeyse tam 1 yıl önce bu tarihlerde ve oldukça uygunsuz bir zamanda almıştım. Başından ve sonra da ortasından rastgele yaptığım okumalar ilk iki çekincemde ne kadar olduğumu kanıtlayıvermişti.
Neyse ne artık bu yola giriştik bir kere. Bir bakıma korktuğum ve kendime iyi gelmeyeceğini bildiğim bir yola...Objektif olarak taşıdığı edebi değerin haricinde, benim için taşıdığı bireysel değeri de bir hayli yüksek olan bu kitaptan sonsuza kadar kaçamazdım ne de olsa.
Dipnot: iletşim yayınlarından bir önceki kullanılan kapak fotoğrafı; bence hem eserin, hem de yazarın ruhuna çok daha uygun.